Turizmde sürdürülebilir kriz!

Kime sorsam, kiminle konuşsam, hangi esnafın kapısından içeri kafayı uzatsam hep aynı nakarat; "İşler berbat..."

Doğru işler kötü... İşler tatsız...

Hiç kimse mutlu değil... Çoğumuz yarından endişeliyiz hatta...

Sadece esnaf değil... Otelcisi, acentacısı da öyle...

Haziran bitti, hala otellerin doluluk oranları yüzde 30-40'ları bile bulmadı ortalamada...

Okullar kapanalı iki haftayı devirdik, yerli turistten haber yok...

Ne de umutluyduk oysa...

Vali'nin tespiti ne kadar da isabetli...

-"Geçen yıla bakarak bu yıl kötü... Önceki yıllarla mukayese edin, iyiyiz..." diyor Vali...

Doğrudur. Apo kriziyle tepetaklak olan 1999 ve 2000'e bakarak bu yıla kötü demek mümkün değil...

Sektör büyüyor.

Türkiye'de en hızlı büyüyen sektör turizm...

Her yıl 100 bin dolayında yeni yatak ilave oluyor. Bir o kadar da turizmin yan sanayi sayılan sektörlerde gelişme oluyor.

Esnaf sayısı artıyor örneğin... Firmalar kıyasıya rekabet ediyorlar mal satmak için...

Yeni yatakları bırakın eskiler bile dolmayınca bir sezonda herkes aç...

Bugün yaşanan da bu işte...

Turistik tesislere toptan içecek ve gıda maddesi satan bir esnaf, "Mal satmıyorum, depomda duruyor. Böyle daha rahatım... Çünkü, malım bana ait... Diğer türlü satıp da parasını alamamak var..." diyor...

Haklı olabilir... Sektör güven vermeyince tuzu kuru olanlar için bu geçerlidir belki...

Bir başka esnaf, "Böyle kötü bir sezon geçirmedim... Allah'ın suyunu bile satamıyoruz. Geçen yılın dörtte birini bile yakalayamadım" diye feryat ediyor.

Meşrubatçı bir dostum da sezonla ilgili iyi mi kötü mü kriterini, tanınmış eğlence mekanlarının tüketimiyle belirliyor.

-"X eğlence yeri geçen yıl bu ay, bu haftada 15 fıçı bira çekmiş, bu yıl sadece 7 fıçı... O zaman geçen yılın yüzde 50 gerisindeyiz"

Kriterler çok, rakamlar değişik...

Değişmeyen bir tek gerçek var, o da sezonun kötü başlayıp, kötü gidiyor oluşu...

Benim asıl kızdığım ne biliyor musunuz?

Bunca insanı beklentiye sokan, umutlandıran yetkisiz ve sorumsuz kişilerin, taa geçen kıştan itibaren başlattıkları, "Sezon bomba gibi..." söylemleri...

11 Eylül olayları sonrasında zaten beklentiler negatifleşmiş, umudun yerini endişe ve korku almıştı.

En baştan umut dağıtmak yerine, temkinli bir şekilde söylene söylene, alışa alışa bugüne gelseydik kimse feryat figan etmezdi inanın...

O gün şom ağızlılar da olmadı değil...

Özellikle Alman pazarıyla ilgili geçen Kasım ayından itibaren, "Almanları zor günler bekliyor..." diyenler vardı.

-"Almanlar tatil için para ayıramayacaklar..." diye Ocak ayından itibaren uyaranlar da oldu.

Ancak, işimize gelene inandık her zaman ki gibi...

Patlama masalını fena halde yedik, yuttuk...

Önümüzde dört ay var...

Temmuz ve Ağustos zaten en büyük krizlerde bile dolu geçer. Bu yıl Temmuz'un ilk yarısı da şüpheli...

Eylül hep iyidir. Ekim, Haziran'dan da iyi olmaya başladı son bir kaç yıldır.

Hiç değilse bu son dört ayda ayağımızı yorganımıza göre uzatıp, bu krizi en az hasarla atlatmanın yollarını arasak, diyorum.

Adamın karısı ölmüş, morgun kapısında hüngür hüngür ağlıyor.

Arkadaşları teselli etmek için yanına yaklaşıp, "Ne üzülüyorsun be kardeşim, yenisini alırsın, olur biter" demişler.

Adam kafasını kaldırmış ve demiş ki, "Ben de biliyorum yenisini alacağımı, ama bu gece ve yenisini alana kadar ki yalnız geçecek gecelerde ne yapacağım, siz onu söyleyin!"

Turizme umut bağlayanlar ne yapacak şimdi?

Turizmin yarını var tabiiki... Alman'ın krizi elbet biter. Alanya'nın içe dönük sorunları birer birer çözülür.

İnanıyorum ki, Alanya 1985-95 arasında olduğu gibi "One Number" olma yolunda yine...

Zamana ihtiyaç var ama...

Ya bugün... Ya bu sene... Ne yapacağız biz?..

...

Bu yazı 2002 yılı Haziran'ında yayınlanan köşe yazım...

15 yıl önce yani...

O gün de bugün de aynı yazıyı yazmak mümkün...

Turizm sektörü 15 yıldır krizlerle bugüne geldi.

15 yıl önce 5 milyon turist ağırlıyorduk Akdeniz çanağında...

Bugün 10 milyonun üstünde...

Demekki krize rağmen sektör büyüyor.

Turizmi sürdürülebilir yaptığımız gibi krizleri de sürdürülebilir hale getirebilmişiz ki; bravo bize!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mehmet Ali Dim - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber