CUMHURBAŞKANININ
mayıs ortasında yaptığı ABD ziyareti ve Başkan Trump ile olan görüşmesini öğrendiğim zaman bir kere daha anladım ki, Türkiye'mizin uluslararası her hangi bir sorunun barış içinde ve adaletle çözülme şansı yoktur. Bizim başkalarıyla olan sorunumuzda kullanabileceğimiz tek araç ''kuvvet''dir, milli güç ve kuvvetimizdir.
Ne var ki, bunun şaşılacak, hayret edilecek bir yanı da yok, bunu kendi ellerimizle yine kendimiz yapıyoruz.
Türk heyetinin ne zaman yola çıkacağı bile belli olmayan tarihlerden başlayarak, bu ziyarete ne kadar önem verdiğimiz, neler beklediğimiz, neler alacağımız meydanlarda haykırıldı, basında yazıldı, 24 saat ekranlarda kafa ütülendi ve zannettik ki mısırdaki sağır sultan bile duydu.
Buna karşın, aynen şarkıdaki gibi oldu: sana olan sevdamı dağlar taşlar duydu, kurtlar kuşlar duydu, Konya duydu, Dünya duydu.. sen, duymadın.
Ülkemi yönetenlere yol göstermek haddim değil, zaten hemen haddimi bildiriverirler. Hiç bir projemizin olmadığını söylerler, bir fikir ileri sürüldüğü zaman da ''biz ne yaptığımızı ne yapacağımızı gayet iyi biliriz'' saltosunu savuruverirler. Bir vakitler içimizden biri iktidardakiler için ''İstedikleri kadar kredi açıyorum, yeter ki çözün bu meseleyi..'' dediğinde ''kaç paralık kredin var ki?'' deyivermişlerdi. O nedenle kimseye bir diyeceğim yok, ama benim gibi bir Fakir-ül-Hakir bir Türk-i abdullah bulurum ümidiyle, işte böylece dertleniyorum.
Bu Amerikalılar varya, bu Amerikalılar azizim çok akıllı yaratılar. Ezeli düşman oldukları bir millete onlar kadar dost görünmesini bilen bir başkasını görmedim. Kendilerinin dostlarımız olduklarına bizi inandırıyorlar, neredeyse iman edeceğiz ya hu.. Evvelden İngilizler de böyleydi; padişah efendimizin bile üye olduğu devrin makam itibarıyla önemli isimlerinin buluştuğu İngiliz muhipler cemiyetimiz bile vardı. Şimdi onların süngüleri düşük, yerlerini Amerikalılara kaptırmışlar; aslına bakarsanız, ikisi de aynı kumaştan da biz farklı sanırız.
Adamlarla ne zaman karşılaşsak, sanki babadan, atadan kalma bir dostumuz; öyle kırk yıllık dostumuz filan da değil.
Kurtuluş savaşımızda Ermenistan kurma planlarını yapmak için geldiği Sivas'ta büyük önderimizle görüşürken ''tarihinizi okudum.. aferin size..'' diyen adam ile Beyaz Saray'da Türk heyetini konuk ederken geçmişimizden ve Kore'deki başarılarımızdan bahseden Amerikalı aynı adam.
Bize adına Jhonson mektubu diye bilinen ama gerçekte bir tehdit mektubu gönderen dostumuz bu Amerikalıydı. Kıbrıs'ta Türk çocukları hür bir insan olarak özgürce yaşasın, Rum elinde kurban olmasın diye Kıbrıs'a çıktığımızda bize silah ambargosu koyanlar da bu Amerikalı dostlarımızdı.
Bir yandan PKK ve başka terör örgütlerini el altından desteklerken ülkemizi terörle mücadelede desteklediğine bizi ikna etmeye çalışanlar da bunlardı.
Suriye'de bile bile yalanlarla ülkemizi uyutarak bizim kendi göbeğimizi kendimize kestiren ve planlayarak bizi Suriye bataklığına çeken de bu dostumuz Amerikalılardı. Onların istediği bizim başımızın dertsiz olmamasıydı.
Onların hiç biri ''neyin var dostum, senin için ne yapabilirim?'' demeyi düşünmüyor. Sivas'ta konuşan ''sarışın kurt'' konuştuğu Amerikalının dostumuz olmadığını biliyordu, ama O'ndan sonra gelenlerin hepsini kandırmayı, hepsine ''Amerikalılar dostumuz '' dedirtmeyi başardılar.
Oysa her görüşmemizde içlerinden geçen, ve dile getiremedikleri başka: Şu işe bak, işte yine karşımdalar; ya hu.. sizden ne zaman kurtulacağız!
Son seyahate ''bu işe bir nokta koyacağız'' haykırmalarıyla çıktık. Senin anlayacağın dille söyleyeyim dostum: Ya herro ya merro .. diyecektik.
Bir ata dostunu karşılanırcasına karşılandık, övgülerin ardı arkası kesilmez.. ama ne nokta koyduk, ne de virgül.
Bu kadar da saf olmayın canım, zaten, başdanışmanımız bize açıklamıştı; Amerikalılarla ilişkilerimiz nokta koyacak ilişki değildir.. çok karmaşıktır; ayağını denk al!
Danışmanı böyle derse.. işte böyle, elin oğluna bir şey söylemeye bile gerek kalmaz.
Anlayamadığım bir şey var: Ya, Allah aşkına, bizdeki danışmanlar kimin danışmanı, kimin hesabına çalışıyor bu danışmanlar? Biri devleti bölüp parçalamanın, eyaletler kurmanın peşinde. Biri Türk dilini ikinci dil olarak öğretelim derdinde. Biri ''Türkiye Türklerin değil'' derken bir başkası da ''Türk diye bir millet yoktur!'' buyurmuş... Efendi.. efendi.. siz, ne söylediğinizin farkında mısınız?
Hangi şuursuz size bunları söyletiyor?
Göktürk sarayında kağanın koynuna hatun diye casus sokarlardı. Yoksa şimdi de sarayda casus cariyelerin yerini danışmanlar mı aldı?
Amerika dönüşünde aldığımız sadece Silah.. yani, kurşun alabildik.
Amerikalı seni anlamayı hiç düşünmedi ve düşünmeyecek. Paranı alacak, silahını satacak, senin başına her zaman bir bela bulaştıracak, yurt içinde başaramazsa belayı dışarıda bulaştıracak.. belalarla uğraşmaktan başını kaldırmana izin vermeyecek.
Ülke yönetecek adam değilim, o ciddi bir iştir, bilgi, uzmanlık ve deneyim ister. Ne öyle bir derdim ve ne de bir iddiam var; ben sıradan, sade bir vatandaş ve hamdolsun, bir Fakir-ül-Hakir bir Türk-i abdullahım.
Ama omzuma bir devlet kuşu konsa, kısacık bir an için de olsa iktidar gücüm olsaydı.. hiç bir şey yapmaz, sadece Nato'yu bloke ediverirdim. Ancak o zaman Türk varlığına saygı duymayı öğreneceklerdir.
Benim aklım da işte bu kadarcık, bir Fakir-ül-Hakir bir Türk-i abdullah'dan daha başka ne beklenir, değil mi?
22.05.2017
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.