Canan Karatay'dan Ramazan tavsiyeleri

Prof. Dr. Canan Karatay, "İftarda bir avuç içi kadar sıcak pideyle doğal köy tereyağı, peynirle birlikte sağlıklı bir şekilde yenebilir" dedi

İÇ Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, iftarda bir avuç içi kadar pidenin doğal köy tereyağı, peynirle birlikte tüketilebileceğini belirterek, "Tereyağı ve peynirin glisemik  indeksi sıfırdır. Boş midede koruyucu etkisi vardır. Bu nedenle zararlı değil  faydalı ve sağlıklı besinlerdir. Tereyağı ve peynir, uzun süre tokluk hissi  verdikleri için, oruç tutanlara güç, kuvvet ve dinçlik sağlar. Acıkma ve  halsizlik hissi gün boyu oluşmaz." dedi.
 
Karatay, yaptığı açıklamada, ramazanın yaz aylarına denk  gelmesiyle beraber 16-18 saat süreyle yeme ve içme yapılmadığını hatırlatarak, bu  dönemde sıcak havanın da etkisiyle susuzluğun problem oluşturabileceğini ifade  etti.
 
Ramazanda pek çok kişinin sahura kalkmadan oruç tuttuğunu ancak sahur  yemeğinin bir kahvaltı görevi yaptığını dile getiren Karatay, "Kahvaltı 24 saat  içinde en önemli öğündür. Son derece kuvvetli, sağlıklı doyurucu olmalıdır.  Mutlaka sağlıklı ve güçlü protein, sağlıklı yağ ve karbonhidratlar doyuncaya  kadar yenmelidir." dedi.
 
Karatay, sağlıklı protein olarak yumurta, peynir ve yoğurt  tüketilebileceğini, sağlıklı karbonhidrat olarak fındık, fıstık, ceviz, badem ve  kuru meyvelerin tercih edilebileceğini aktararak, şöyle devam etti:
 
"Sağlıklı yağlar ise ev yapımı ya da köy tereyağı ve zeytin  yağlarıdır.  Örneğin tereyağında pişirilmiş iki yumurta, bir avuç içi kadar beyaz  peynir, yanında bir çay bardağı kadar ceviz içi, 10-15 zeytin ya da bir avuç içi  kadar ramazan pidesinin içine tereyağı, peynir, domates, salatalık eklenerek  10-15 zeytinle birlikte yenilebilir. Yanında bol süt, şekersiz çay, ayran  içilebilir. Bir kahve fincanı taze sıkılmış meyve suyu karbonhidrat (früktoz) ve  günlük C vitamini kaynağı olarak yeterli olacaktır. Fazlasına gerek yoktur.  Ayrıca tatlı ve reçel gibi yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar  yenmemelidir."
 
"Sahura kalkmadan oruç tutmak son derece sakıncalı"
 
Prof. Dr. Karatay, aç kalınarak, sahura kalkmadan oruç tutmanın son  derece sakıncalı olduğunu belirterek, "Kişiler bu dönemde kilo verseler bile -ki  genellikle ramazanda bazı kişiler kilo vermek amacıyla oruç tutmaktadır- bu doğru  değildir ve son derece sakıncalıdır. Aç kalarak kilo verilmiş olsa bile daha  sonra fazlasıyla geri alınmaktadır. Bilimsel olarak, bu olay karaciğer ve  pankreası yorup, yağlandırdığı için sağlığa zararlı olmaktadır." görüşünü dile  getirdi.
 
Bilimsel çalışmaların, ileri yaşlarda ortaya çıkan dejeneratif kronik  hastalıkların tümünün karaciğer ve pankreasın yağlanması nedeniyle normal olarak  çalışamadıklarından kaynaklandığını gösterdiğini vurgulayan Karatay, şunları  kaydetti:
 
"İftarda bir avuç içi kadar sıcak pideyle doğal köy tereyağı, peynirle  birlikte sağlıklı bir şekilde yenebilir. Pidenin glisemik indeksi yüzde 100  olduğu için aniden kan şekerini yükseltir ve yemekten bir iki saat sonra  halsizlik, yorgunluk ve uyku hali meydana gelir. Aşırı miktarda pide yemek  karaciğer ve pankreasta yağlanmayı arttırır. Tereyağı ve peynirin glisemik  indeksi sıfırdır. Boş midede koruyucu etkisi vardır. Bu nedenle zararlı değil,  faydalı ve sağlıklı besinlerdir. Tereyağı ve peynir, uzun süre tokluk hissi  verdikleri için, oruç tutanlara güç, kuvvet ve dinçlik sağlar. Acıkma ve  halsizlik hissi gün boyu oluşmaz."
 
Transyağ denilen bozulmuş yağların kanser yaptığını, bunların  kızartmalarda, hazır işlenmiş tüm yiyeceklerde, margarin gibi yağlarda fazla  miktarda bulunduğunu anlatan Karatay, bu yağların çok tehlikeli olduğunu söyledi.
 
Karatay, " 'Fazla yağ yemeyin' diyen diyetisyen ve hekimlerin, bunun  hangi yağ olduğunu da belirtmeleri gerekmektedir.  Her insan vücudunda bulunan  bütün hücreler çift kat yağlı hücre zarıyla çevrelenmişlerdir. Çift kat hücre  zarlarının temel yapı taşı, lipit dediğimiz yağlardan oluşmaktadır. Bu lipitler,  başta tereyağı olmak üzere hayvansal katı yağlar, omega-3 ve kolesteroldür."  diyerek, sağlıklı yağların diyetten çıkarıldığında güçsüz kalan hücrelerin  kendini koruyamadığını ve her türlü virüs ve bakterilerin hücumunu geri  çeviremeyerek ciddi sorunlara neden olduğunu anlattı.
 
"Oruç ılık bir bardak suyla açılmalı"
 
Prof. Dr. Canan Karatay, tüm bunların göz önünde bulundurularak iftar  ve sahur yapılması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Sabahları kalktığımız zaman ılık bir bardak su içmemiz gerektiği  gibi, orucumuzu da ılık suyla açmalıyız. Çorba da sulu olduğu için rahatlıkla  içilebilir. Ancak hazır çorbalar kesinlikle tüketilmemelidir. Evde pişirilmiş  tarhana, mercimek, ezogelin, yoğurt çorbası, her türlü sebze çorbası veya  yuvalama gibi çorbalar olabilir. Zeytinyağlı, naneli bir kase cacık içimizi  ferahlatır. Uzun süre boş kalmış olan midemizi korumak amacıyla, suyun da  çorbanın da ne çok sıcak ne de çok soğuk olmamasına dikkat etmeliyiz. Orucumuzu  ılık suyla açtıktan sonra, zeytin yağına pide batırıp, lezzetli ve sağlıklı bir  yiyeceği tüketerek, gün boyu boş kalmış midemizi yormamış oluruz. Ancak  zeytinyağının soğuk baskı ve sızma olmasına dikkat etmemiz gerekir.  İftar  sofrasında salata tabağı mutlaka olmalıdır. Bol miktarda doğal fermantasyon  sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu, sızma zeytinyağı, sumak ve peynirli  mevsim salatası hazırlanabilir. Cacık ve ayran da çok sağlıklıdır, istenildiği  kadar tüketilebilir.  Ayrıca yemek olarak köfte, sulu sebzeli et yemeği,  zeytinyağlı yemekler, yeşil mercimek yemeği, dolma, sarma, karnıyarık,  imambayıldı gibi her türlü ev yemeği yenebilir. Kırmızı et yemeği ve et kebabı,  2-3 kaşık bulgur pilavıyla birlikte tüketilebilir."
 
Akşam geç saatlerde tatlı yemenin doğru olmadığını, karaciğer ve  pankreas yağlanmasını başlatıp, arttırdığını ve hazımsızlığın nedenlerden biri  olduğunu dile getiren Karatay, tatlı yerine kuru yemişlerle mevsim meyvelerinden  düşük glisemik karbonhidrat içerenlerin tüketilmesi halinde daha dinç  kalınacağını söyledi.
 
Prof. Dr. Karatay, iftar ile sahur arasında bol likit almanın şart  olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
 
"Bu sürede limonlu şekersiz çaylarla limonlu bol su, ayran ve süt  tüketilmelidir. İftarda kola gibi bütün asitli ve şekerli içeceklerden  kaçınılması şarttır. İftardan sonra uzun yürüyüş yapmak da son derece faydalı olur."

26 May 2017 - 18:23 - Sağlık


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.


Çorum Haber