RAMAZAN’A “Beslenme ayı” gözüyle bakarsak besleniriz. Ramazan’ın bize getireceği sıcak pide, güllaç, ekmek, ettir. Böyle bakanlar, Ramazan’dan kilo almış olarak çıkarlar. Ramazan’a “Diyet ayı” gözüyle bakarsak diyet yapmış oluruz. O zaman Ramazan’ın getireceği daha hafif bir vücut, daha dar bir beden olacaktır.
Ramazan’a festival gözüyle bakarsak, direkler arasıeğlence fasıllarında olduğu gibi Ramazan’dan haz alırız. Vur patlasın, çal oynasın havalarında karşıladığımız Ramazan’dan geriye sadece haz ve neşe kalır.
Oysa ki Ramazan ayını, İnsanlığa Kur’an-ın armağan edildiği ilahi bir kredi olarak görenler, “Derin insan”ı oluşturmak için bunu fırsata çevirebilirler.
Yüreklerinin yıkılan yerlerini yapmak, akıllarının tahrip olan yerlerini tamir etmek, iç dünyalarının su alan yerlerini tıkamak, bilinçlerinin bozulan yerlerini onarmak, iradelerinin kaybolan kısmını kazanmak, şahsiyetlerinin eksilen yerlerini tamamlamak için çok güzel bir fırsat....
İnsan bu. Yani “Nisyan”, yani “unutkan varlık”. Kendini unutur, sorumluluğunu unutur, konumunu unutur, değerini ve haddini unutur.
İslenir, paslanır, kirlenir, aşınır. Dolayısıyla insanın da yıllık bir bakıma ihtiyacı olur. Dahası, acıkan ruhlar doyurulmazsa, manevi ölümler başlar. İnsana midesinin açlığını haber veren enzimlerdir. Mide boş kaldığını bu enzimler aracılığıyla beyne iletir ve insan aç olduğunu fark ederek yiyecek arayışına girer.
Fakat insan, ruhun açlığından, midenin açlığı kadar kolay haberdar olmaz. Çünkü ruhun enzimleri yoktur. Birçokları, ruh açlığından, manevi bir ölümle burun buruna geldiklerinden haberdar bile olmazlar.
Ramazan, insanın ruhunun ölümüne karşı alınmış ilahi tedbirlerden sadece biridir. İnsanlara dış dünyalarını bir süreliğine iç dünyalarının arkasına atmalarını Ruh bakımını ise, beden bakımından öne almalarını telkin eder.
İşte Ramazan, bütün bu boyutlarıyla, insanlığa açılmış ilahi bir kredidir.
Bu krediyi, kimileri bilinçsizce harcayıp tüketir. Kimileri de alır ve onu katlayarak artan manevi bir sermaye haline getirir. Yoksullaşan iç dünyasını onunla zenginleştirir. Kimlik ve kişiliğini geliştirir. Duruşunu güçlendirir. Duygu ve düşünce katsayısını yükseltir.
Biz Müslümanlar, her Ramazan’ı bu toplumun yaralarını sarmak için seferberlik zamanı bilir bu ayda gönlümüzü, elimizi, kapımızı yoksula, fakire açarız. Ancak bizler, bununla kalmamalı din ve iman bakımından fakirleşmiş insanlarında yanında olmalıyız. İnanç yoksullaşmasının, maddi yoksulluktan çok daha vahim sonuçlar üreteceğini iyi bilir; bu yoksulluğu ancak, iman, ahlâk ve erdem zenginliğiyle yenebileceğimize inanırız.
Paylaşabilenler, bu sınavı verecek olanlardır….
“La İlahe İllallah “ demek “yüzde yüz Allah” demektir.
BUGÜN OKUNAN MUKABELENİN
(1.CÜZ)
BİZE VERDİĞİ MESAJLAR :
GÖNÜL DÜNYAMDA Kİ FATİHA İLE BAŞLIYORUZ…
Kur’an-ın anası Fatiha’dır. İnsanın kalbini hakikate açan bir anahtardır. Gönüller bu anahtarla açılınca yürekler feth edilir. Feth edilen yürekler Rabbini överek ahiret gününün kaygısı ile yalnızca Rabbine kulluk eder, yalnız ondan yardım isteyerek, gönlü rahmet ve merhamet ile dolar. İşte nimet verilenler , hakka sadık kalanlar, iyiliğin safında yer alanlar dosdoğru yol üzerinde olanlar bunlardır.
Doğru yol ile kendi yerini bulan insan, Rabbine niyaz eder.
“Ey Rabbim, Kur’an ile kendimi bulmayı, hayatıma anlam katmayı, yaşamı kolaylaştırmayı, insanlık içindeki şerefimi yükseltmeyi , adaleti- iyiliği ayakta tutmayı, özgürlük ve eşitliği sana teslim olarak yaşamayı, insanlığın umudu olmayı… yalnızca senden isteriz. Tüm hamd ve övgümüz Alemlerin Rabbi Olan Allah’a dır.”
Kendimizi bulma yolunda çıktığımız yolun başında Fatiha suresi Rabbimize yakardık ve Rabbimiz duamıza Bakara suresi ile icabet ediyor. Kurtuluş ancak hidayete tabii olanların olacaktır müjdesini veriyor.
Onlar ki kendisinde asla şüphe bulunmayan yüce kitaba iman edip,
Yol gösterici olarak O’nu rehber edinirler.
Gayba iman edip, namazı hakkı ile kılarlar, kendilerine verilen rızıktan Allah yolunda harcarlar
Hz.Muhammed’e (a.s) indirilene ve ondan önce indirilenlere de iman edip ahirete de yakinen inanırlar.
Selam olsun kurtuluşa tabi olanlara!
Hemen ardından kurtuluşa eremeyecek olanları iki tip insan üzerinden örneklendiriyor Rabbimiz.
Hakikate karşı inatçı tutumlarından dolayı kalpleri ve kulakları adeta mühürlenmiş, gözlerine de perde inmiş; uyarsan da uyarmasan da yalanlamaya ve görmezden gelmeye devam eden inkarcı tip.
Diğeri ise insanlığa en fazla zararı veren inanmadığı halde inanmış görünen, kalpleri hastalıklı, yeryüzünde bozgunculuk, fesat, savaş, kargaşa ve fitne çıkarmayı ahlak edinen iki yüzlü münafıklar.
Merhameti bol olan Rabbimiz, peş peşe gelen ayetleriyle kurtuluş yolunu tercih etme konusunda biz kullarını kendi seçimimize bırakmasına rağmen, hem kurtuluş yolunda uzaklaşan inkarcı ve münafık tiplere karşı bizleri uyararak; ilk yaratılışımızı ve yeryüzüne geliş amacımız olan yeryüzü halifeliği onurunu Hz. Adem (a.s) kıssası ile hatırlatarak; “yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden, hiç kimsenin kimse adına ödemede bulunamayacağı, şefaatinde kabul edilemeyeceği, fidye alınmayacağı ve yardımda yapılmayacağı hesap gününe karşı “bizlere öğüt vererek devam ediyor. Yüce Rabbimiz ardı ardına gelen ayetlerle bizlere sesleniyor:
Ey Kullarım!
Ellerindeki Kitabı(Tevrat’ı) heva ve hevesleri, dünyalık hırsları, kıskançlıkları sebebiyle tahrif eden, değiştiren,
Hakkı batılla karıştırıp, dini aslından uzaklaştıran, törenselleştiren,
Kazandıklarını paylaşmaktan kaçınan,
İnsanlara iyiliği emredip kendilerini unutan,
Allah’ın sözlerini kendi menfaatleri için başka sözlerle değiştiren,
Nimetlere karşı nankör kesilen,
Dünyaya karşı aşırı hırslarından dolayı hakikate düşman kesilenleri bile dost edinip onların yaşam tarzlarını, inanışlarını taklit ederek maymunlaşan,
Peygamberlerini bile bu uğurda öldürmekten çekinmeyen İsrailoğluları gibi olmayın .
Biz onlardan bir zamanlar kesin söz almıştık:
“Biz, İsrailoğullarından: “Allah’tan başkasına kul olmayın, ana-babaya, yakınlara (akrabaya), yetimlere ve miskinlere ihsanda bulunun, insanlara güzel söz söyleyin, namazı (hakkıyla) kılın, zekâtı verin.” diye misak almıştık. Sonra da sizden pek azınız hariç, (misakınızdan geri) döndünüz. Ve siz, yüz çeviren kimselersiniz.
Ve “Birbirinizin kanlarını dökmeyin, birbirinizi yurdunuzdan çıkarmayın.” diye sizden misak almıştık. Siz de bunu (misakınızı) ikrar etmiştiniz (kabul etmiştiniz) ve sizler (buna) şahitsiniz.
Sonra siz, öyle kimselersiniz ki birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz ve onlara karşı günah ve düşmanlıkta yardımlaşıyorsunuz. Eğer onlar, size esir olarak gelseler, onların yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış olduğu halde (onların yurtlarında kalmalarına izin vermeyip) fidye karşılığı değiştirirsiniz. Yoksa Kitabı’n bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında ancak rezilliktir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine maruz bırakılır. Ve Allah, yaptığınız şeylerden gâfil değildir.(bakara:83-84-85)
Kalpleri verdikleri söze karşı bu denli katılaşan İsrailoğullarına,
“İşte onlar öyle kimselerdir ki, dünya hayatını ahirete karşı satın almışlardır. Bu sebeple azap onlardan hafifletilmez ve onlar yardım da olunmazlar.”(Bakara:86) ayetiyle Kurtuluş yollarının azap yolu haline geldiğini söylüyor Yüce Rabbimiz.
Sonuç olarak dünyaya aşırı bağlılıklarından düşkünlüklerinden dolayı ahireti unutup ebedi kurtuluşu ellerinin tersiyle itenler gibi olmamak için:
Tut elimizden Ya Rab! Yüce Kitabımızı tahrif etmekten, dünyaya dalıp gitmekten, şeytanın hile ve tuzaklarından, aklımızı kullanmamaktan,” bize ateş sayılı günler dokunacak” diyerek Sana karşı bilmediğimiz şeyleri söylemekten yine sana sığınırız. Bizi sensiz bırakma Allah’ım
sana atamız İbrahim (a.s) duası ile sesleniyoruz:
Rabbi ona: “Teslim ol!” dediği zaman “Ben, âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi.
Bizi Sana teslim olanlardan kıl.
Ve, İbrahim (a.s) onu (Allah’a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah’a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti)
Ey Rabbimiz ! Bizler de atamız İbrahim’in yoluna baş koyduk ve İslam’ı seçtik. Sana teslim olarak ölmeyi nasip eyle.
Sabır ve namazla senden yardım istiyoruz. Sen Kabul Eyle Allah’ım.
Dünya Müslüman için bir tarladır. Harman yeri değildir." (İsmet Özel)
Biz bu Aleme “sahip” olmak için değil;
“şahit” olmak için geldik.
MUHABBET KÖŞESİ
Çok hoşumuza giden bir sözümüz var. “Ben, benlik idraki, bencilliktir.” diye.. Bizler de, bu sayfamızda Sizlerle paylaşımlarda bulunup, sohbet etmek isteriz.
Size sorsak ; “O” yoksa “ben” demek anlamsızdır…
Peki sizin için “O” kimdir… ?
Cevaplarınızı [email protected] adresine gönderirseniz isminizi isterseniz gizler, isterseniz açıklar ama o çok değerli cevaplarınızı bu köşemizde yayınlamak isteriz.
EL-İLÂH
Ulûhiyetin kaynağı , Eşsiz ve benzersiz mabud (ibadet edilen)
“Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, (gökler ve yer) fesada uğrayıp mahvolurdu.” (Enbiya 21:22)
“ O’ndan başka ilâh yok! Her şey yok olacak, sadece O’nun zatı baki kalacak.”(Kasas 28:88)
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..
Necip Fazıl Kısakürek.
Necip Fazıl Kısakürek üstadın canım İstanbul adlı şiirinde dediği gibi minareler sanki Allah’tan başka ilah yok (La ilahe illallah) diye yükselen şahadet parmakları gibi.
Bu resimde; bir akşamüstü üstadın dediği gibi İstanbul’un imanını gösteren şahadet parmaklarından birkaç tanesi çizilmeye çalışılmış. El-İlah lafzının o lâfzî şeklini de göçmen kuşların uçuş düzenleri ile verilmeye çalışılmış, Yani her canlı cansız lisanı hal ile La ilahe illallah der.
Tabi ki bunu okuyana…
-----
Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur'an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde kaza etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O'nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister. (Bakara 185.ayet)
----
"Oruç perdedir Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın)'' (Kaynak: Buhari)
----
İFTAR DUASI
Ey Anların, Günlerin, Ayların, Yılların Rabbi!
Ey Zamanın, Mekânın, Hayatın ve Ölümün Rabbi!
Ey Arzın ve Semavatın Rabbi!
Ey Kelamın Sahibi Ve Ramazan'ın Rabbi!
Ey Bizim Rabbimiz, İnsanların ve İnsanlığın Rabbi!
Ey Sonsuz Rahmetin Kaynağı!
Sınırsız Merhametin Menbaı!
Bizleri Kuran Ayı Ramazan'a eriştirdiğin için Şükürler Olsun…
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)KURAN TALEBESİ - ŞAHANE BİR YAZI OLMUŞ ELLERİNİZE SAĞLIK BİLGİLER ÇOK GÜZEL
Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.