'Yeniden kul olacağız'

Alanya'da konuşan CHP Ankara Milletvekili Sarıhan "Bugün cumhurbaşkanına esas sultanlık yetkisi vermek isteyen bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız" dedi

Erkan UYSAL

ALANYA'DA yeni anayasa değişikliği ile ilgili 'Alanya Hayır Diyor' adlı bir konferans gerçekleştirildi.  Eğitim-Sen, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Alanya Şubesi, Pir Sultan Abdal Derneği Alanya Şubesi, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), CHP, ÖDP ve Birleşik Haziran Hareketi'nin birlikte Alanya Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenledikleri konferansa konuşmacı olarak CHP Ankara Milletvekili Avukat Şanal Sarıhan ve Birgün Gazetesi Yazarı İbrahim Varlı katıldılar. Konferansa CHP İlçe Başkanı Ali Takavut, Eğitim Sen Alanya Şubesi Başkanı Ali Koca, konferansı düzenleyen sivil toplum örgütlerinin üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Konferansta önce konuşan ve moderatörlük yapan avukat Canel Durak, ev ev dolaşarak toplumun nasıl bir tercih yapacağını anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Durak, 'Evet diyen kesimin elinde önemli silahlar, argümanlar var. Neredeyse bütün gazeteler, televizyonlar, iletişim araçları onların elinde. Olabiliğince fütursuzca bunları kullanıyorlar. Kendi propagandalarını, siyasi kampanyalarını yürütüyorlar. Bizler de özgücümüzü kullanarak konferanslar, paneller yaparak, ev ev, mahalle mahalle dolaşarak toplumun 16 Nisan'da nasıl bir tercih yapacağını anlatmaya gayret gösteriyoruz. Fransız İnsan Yurttaş  Hakları Bildirgesi'nin 16'ncı maddesinde şöyle diyor: 'Hakların güvence altına alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının olmadığı bir toplumda aslında anayasa da yoktur" dedi.

'TEK ADAM GETİRMEK İSTİYORSUNUZ'
CHP Ankara Milletvekili Avukat Sarıhan da, "Hepimizin başında her zaman olduğu gibi bugün de bir dert var. O da anayasa değişikliği konusunda ortaya çıkmış olan sorun.  Bir anayasanın hazırlanması, toplumun gereksinimlerine uygun bir biçimde düzenlenmesinin belirli koşulları var. Biz tekrar olağanüstü dönem anayasası istemiyoruz. İçinde bulunduğumuz dönem Olağanüstü Hal (OHAL) dönemi. AK Parti birtakım çalışmalar yapmıştı, biz çalışmalardan kendimizi çekmiştik. Biz sizinle rejim tartışmıyoruz dedik. Parlamenter rejim altında inşa edilecek daha ileri, çağdaş bir anayasa için sizinle masaya otururuz. Bizimle rejim tartışması yapacaksanız, böyle bir şeyi önümüze koyacaksanız, biz sizin yanınızda değiliz deyip oturmadığımız masa kendi içindeki çelişkileri halledememiş bir başka siyasi partinin bu çelişkileri halletmek için bir imdat halkası gibi tutarak adeta sizin istediğiniz anayasayı gündeme getirelim talebiyle anayasa tartışmaları yeniden gündeme geldi. İnsan hakları gününde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının insan haklarını bütünüyle ihlal edecek bir anayasa değişikliği önümüze konuldu. Böyle bir değişikliğin hem insan hakları komisyonunda, hem de adalet komisyonunda tartışılması gerekirdi. Ondan sonra tartışılması gereken yer anayasa komisyonu olması gerekirdi. Bütün bu komisyonların görüşleri alınmadan sabahlara kadar süren toplantılarda alelacele bu değişiklik önerisi görüşüldü. Biz yaptığınız iş hukuka aykırı, siz bir tek adam rejimi getirmek istiyorsunuz dediğimizde pet şişeler fırlatıldı, kavgalar çıktı. Şiddetle bir kabalık yaratılmaya çalışıldı ve parlamento önüne geldi. 
'SULTANLIK YETKİSİ VERİLMEK İSTENİYOR'
Bir referanduma gidilecekse bunun özgürce yapılması gerekir. Referandumun koşulları budur. Bugün bu anayasa değişikliğinin tek bir hedefi var. O hedef mevcut cumhurbaşkanına geniş yetkiler vermek. Zaten kullandığı, olağanüstü hal koşullarından da yararlandığı, istediğini istediği zaman yapan bir cumhurbaşkanına esas sultanlık yetkisi vermek isteyen bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız. Başka bir şey değil. Bunun adı başkanlık değil. Çağdışı, Orta Çağ'da kalmış bir sistem. Getirilmek istenen bu. Başkanlık sisteminde katı kuvvetler ayrılığı vardır. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı ama bu gelen sistemde cumhurbaşkanı yasama yerine geçiyor. Yargıyı kendisi belirleyecek. Yasaları kendisi çıkaracak. Esas olarak yürütme görevini yani milli iradeyi temsil eden TBMM'nin yapacağı görevleri tamamen kendi üzerine alacak. Kendisine cumhurbaşkanı yardımcıları atayacak. Atayacağı cumhurbaşkanı yardımcılarının seçilmiş insan olmaları gerekmiyor. Dayısını, amcasını başkan yardımcısı yapabilecek. Bakanları kendisi atayacak. Ayrıca partisinin de genel başkanı olacak. Terör neden bitmiyor. Bir evetle bitebilecekse neden sizin otelleriniz, işyerleriniz, esnafınız sıkıntı içinde ve adeta sinek avlıyor? Böyle bir aldatmaca ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanının atadığı kişiler cumhurbaşkanını yargılayamayacak. Önümüzdeki süreç hepimizin 'Hayır'a sıkıca sarılması gereken bir süreç" diye konuştu.
'SİSTEMİN SİYASETTE KARŞILIĞI YOK'
Birgün Gazetesi Yazarı İbrahim Varlı ise "İyiye gidiyoruz. Hayır belki ilk kez böyle bir olumluluk ifade edecek. Gençlerin, torunlarımızın rahatça yaşayabilmesi için bu hayır çok önemli. İç ve dış politika pek kalmadı. Suriye'de herkes herkesle savaşıyor. Bu bataklığa girince daha da derinleşecek. Bu sistemin anayasada, literatürde yeri yok. Siyaset biliminde de karşılığı yok. Dünyanın her tarafından bir şey alınmış. Tek güvenceleri biz Recep Tayyip Erdoğan'a güveniyoruz. Erdoğan'dan sonra Hitlervari bir psikopatın gelmeyeceğinin bir teminatı var mı? Herhangi bir delinin ülkeyi uçuruma sürüklemesinin önünde bir engel var mı? Her şey bir kişinin kişisel hırslarına göre dizayn edilmiş. 
'NE OLDUĞUNU BİLMİYORLAR'
Mısır, Tunus gibi yerlerde İslamcılar iktidara geldiklerinde ilk yaptıkları iş anayasa değişikliği oldu. Tunus ve Mısır'da başarılı olamadılar. Bugün Türkiye'de oralarda yapılmak istenen ama başarılamayan şeyin son halkası yapılmak isteniyor. İhvancılar bunu yapmak istiyor. Yapamazlarsa tepetaplak aşağı gidecekler. Büyük bir hayır bloku var. Herkes bir kişiyi sandığa götürebilirse, hayır için ikna ederse, bunu başaramazlar. Anketlerin hiçbiri yüzde 20'yi geçmiyor. Bu bir referandum olduğu için yüzde 50'yi alan bundan galip çıkacak. Bunun için bir oy bile önemli. 17 Nisan'da yeni bir Türkiye'ye uyanacağız. Bu referandumu kazanamazlarsa kendi kitlelerini kaybedecekler. Her geçen gün hayır diyenler çoğalıyor. Kendi getirdiklerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Evet kampanyasını neyin üzerine kurgulayacaklarına daha karar veremediler. Hayırcılara bakın, neden evet diyeceğinizi anlarsınız diyorlar. Biz 100 yıl sonra 100 yıl önce kazanılan değerleri yeniden kazanmak için mücadele vermek zorunda kalıyoruz. Cumhuriyeti, bilimsel laikliği yok ediyorlar. 5-10 yıl sonra çocuklarımızı belki imam hatip dışındaki bir okula gönderemeyeceğiz. Asıl kavgamız 6-7 yaşındaki çocuklara verilen dinci eğitimle bilimsel eğitimin hiçbir tınısının verilmediği kuşak üniversite çağına gelince başlayacak. Mücadele vereceğiz. Ev ev, sokak sokak gezeceğiz. Bu beladan, ihvancı siyasetten böylece arınmış olacağız.

'SURİYE TÜRKİYE'NİN VİETNAM'I OLACAK'
Suriye'de 170 gündür El Bab'dan aşağı inemiyoruz. 70'e yakın kayıp oldu. Buradaki siyasi, askeri hedefleri partiler bilmiyor. Burada kim kalacak? Burayı rejime mi vereceğiz? El Bab'dan aşağılara inerken kayıplar olacaktır. Oralara hepimizin akrabaları gidecek. Bu coğrafyaya yeni Osmanlıcı hayaller nedeniyle dahil olduk, şimdi çıkamıyoruz. Burası çok ciddi anlamda Türkiye'nin Vietnam'ı olacak. Suriye bir cihad otobanına çevrilmiş durumda. Büyük şehirlerde gerçekleştirdikleri katliamın haddi hesabı yok. Bu katiller Suriye'den bir şekilde kovulacak. Yarısı öldürülse, yarısı bu topraklara karışacak. Bunlar radikal İslam'ın yükseldiği bir ortamda birbirleriyle kontak kuracaklar. Biz mahallemizde rahat yürüyemeyeceğiz. Suriye ve Irak'ta ele geçirdikleri yerde toplumsal yaşamda yaptıklarını görüyoruz.  Kadınlar sadece gözleri açıkta kalacak şekilde peçe giyiyor. Hırsızların elleri kesiliyor. Her şeye kadıların karar verdiği bir süreç var. Bizim bu nedenle Suriye bataklığından çıkmamız lazım. Hükümetin Suriye hakkında söylediklerinin hiçbir haklı gerekçesi yok. Yine yalan söylüyorlar. Önümüzde İran, Afganistan örneği var. Uyandığımız zaman kendimizi bu İslamcı gericiliğin içinde bulabiliriz. 1979 öncesi İran'da kadınların giyimine, saç şekillerine bakın. Toplumsal, siyasi ve ekonomik yaşamda Türkiye gibiydiler. Hatta Türkiye'den ilerideydiler ama bir gün rejim değişti. Faşizmi daha rahat yenebiliriz ama gericiliği alt edemiyorsunuz. İşin içine din girdiği zaman bünyeden çıkarılması zor. İran'dakiler 'Biz başörtüsüne karşıyız' diyorlar ama bunu dönüştüremiyorlar. Bunları düşünerek hareket etmek gerekiyor. Bu ülkenin kodları, yapısı bu İslamcı gericiliğe izin vermeyecek" ifadelerini kullandı.  
'BİZ ARTIK TEMSİL EDİLMEYECEĞİZ'
Sonra tekrar konuşan Sarıhan "Milletin parlamento üzerindeki gücünü kaybediyoruz. MHP, CHP'nin ayrı değerleri var. Biz hepimiz milli iradeyiz. Biz artık temsil edilmeyeceğiz. Yeniden kul ve kullar olacağız. Saray için, saraya hizmet edeceğiz. Kendine cumhur diyen, halk diyen birisi için hizmet edeceğiz.  Hayır diyenler için 'Teröristler hayır diyor. Bunlar da hayır diyorlar' deniliyor. Teröristlerin bizimle ilgisi yok. Biz bunu hayırlı bulmuyoruz. Bu partinin değil, hepimizin sorunu. Tek başına ya da birlikte yapacak çok iş var. Bu eylemli ya da eylemsiz, hepimizin kendisini sorumlu hissetmesi gereken bir şey" dedi.  

12 Şub 2017 - 20:55 - Siyaset


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

03

hamza - geçiniz bunları,insanları bu şekilde kandıramazsınız!bir tarafta chp,hdp,pkk,feto ve diğer bölücüler,,,diğer tarafta milletin evlatları akp ve MHP;bu durumda elbette biz alanya lılar vatan evlatlarının yanında olacağız ve EVET diyeceğiz......

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 12 Şubat 20:55
02

hasan - Dunyaya baktigimizda demokrasileri gelismis,yurutme,yargi ve yasama da kuvvetler ayriligi bulunan,ekonomileri ve kisi basina dusen milli gelirleri 20-60 bin dolar olan ulkeler(AB,ABD,Kanada,Avustralya,Japonya vs),diger yanda bizim gibi demokrasilerini kuramamis,ic ve did savas yasayan milli gelirleri kisi basina yillik 7-8 bin dolar olan ,ayni ulkede yasayan halkinin otekislestirildigi yoksul ulkeler.TR bugunlerde bir yol ayriminda ya gelismis ulkeler rotasina girecegiz yada Kaddafi,Saddam,vs ulkeleri gibi olacagiz.Umarim halkimiz yapilmak istenen TEK ADAM yonetimini isteyenlere gereken cevabi verecektir.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 12 Şubat 20:55

Çorum Haber