'Millete sormanın hiç bir mahzuru yok'

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni anayasaya ilişkin, Türkiye’nin siyasi ve hukuki istikrarı için üzerlerine düşeni harfiyen yapacaklarını belirterek, "Milliyetçi Hareket Partisi, parlamenter sistemin revize edilip reforma tabi tutularak devamından yanadır. Ancak milletimize görüşünü sormanın, filli çelişkiyi sona erdirmeyle ilgili müdahil olmasını istemenin hiçbir mahzurlu ve sakıncalı tarafını da görmeyecektir" dedi

MHPGenel BaşkanıDevlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. İslam toplumlarının artık haçlı projelerinin zamanla büyüyüp genişleyen ablukasından sıyrılıp belini doğrultmasının elzem hale geldiğini belirten Bahçeli, bölge halklarının geleceğinin buna bağlı olduğunu kaydetti. 
Türkiye’nin çevresinden kendisini soyutlaması, içe kapanıp etrafıyla bağını kesmesinin doğru olmadığı gibi mümkün de olmayacağının altını çizen Bahçeli, tarihin ve coğrafyanın millete yüklediği sorumluluklar olduğuna dikkat çekerek, "Bu sorumluluklar ABD istedi, Almanya buyurdu, Birleşik Krallık dayattı, Fransa zorladı diye kesinlikle ihmal edilmeyecek, yok sayılmayacaktır. Jeo-politik üzerinde yaşadığımız coğrafyanın yöneticilere yüklediği vizyon ve mükellefiyetleri tanımlar. Belirlenmiş yüksek ve milli siyaset, kaynağını ve duruşunu elbette coğrafyadan alır. Her coğrafyanın takip edilmesi, nesilden nesile aktarılması gereken politikaları vardır ve bellidir. Son vatanımızda yaşıyor olmanın da bir jeo-politiği vardır ve asırlardır değişmemiştir. Politik dinamiklerin çarpıtılması, çiğnenmesi başka başkentlerin çekim alanına paldır küldür girilmesi, açık açık söylüyorum, sadece komşu ülkelerle ilişkilerimizin kesilmesine yol açmayacak, daha korkuncu bize bir vatan kaybettirecektir" diye konuştu.
"Misak-ı Milli mülk-ü millettir, millet ise Türk’tür"
Misak-ı Milli’nin aynı zamanda stratejik bir doğruluş, başkalarının değil bizzat milli ruh ve iradenin hayat ve varlık alanlarını belirlediği muhteşem politik dirilişin belgesi olduğunu ifade eden Bahçeli, "Kurucu kahramanların yüzyıllardır devam edegelen sancılı ve feci geri çekilme akışına set çekmek, son vermek ve tavizin son sınırını çizmek için Misak-ı Milli’yi kaleme aldıkları açık ve bilinen bir gerçektir. Milli Yemin Jeo-politik şuur ve duruşun eseridir. Türkiye bu şuura sahip olduğu müddetçe Şam’daki gelişmeleri izleyecek, Halep’le ilgilenecek; Musul, Kerkük sevdasından ödün vermeyecek, veremeyecektir. Sarıkamış’ta donduğumuz kadar çöllerde kavrulduk. Kudüs’teki Zeytindağı’ndan çekilsek de Toroslar’da durduk, Erciyes’te tutunduk. Mekke’de vurdular, Sakarya’da dirildik. Yemen’de durdurdular, Dumlupınar’da yola koyulduk. Kanadımızı, kolumuzu tahrip ettiler, taarruzla cevap verdik. Bağdat’ı Bursa’dan, Hicaz’ı Hakkari’den, Trablusgarp’ı Trabzon’dan ayrı görmedik. Hayallerimiz bir oldu, özlemlerimiz bir. Kıblemiz bir oldu, inancımız bir. Böylece yakın coğrafyalardaki her dağa, her taşa, her sokak ve caddeye izlerimizi kazıdık, adalet ve hoşgörü içinde Türk’ün adını yazdık. Buraları vatan bildik, vatan yaptık. Ne var ki hüzünlü ve acı verici şekilde kaybettik. Mescid-i Aksa’nın, Mescid-i Haram’ın, Mescid-i Nebi’nin umutlarını yarım bırakarak, ecdadımızın hedeflerini, manevi büyüklerimizin hatıralarını kalbimize iliştirip milli hafızalara naklederek gerisin geriye Anadolu yollarına düştük. Elifi görse mertek sananların bunları idrak etmesini beklemiyoruz. Cehalet çukurunda tepinenlerin, samana kazık çakma merakında olanların bu hakikatleri anlamasını da ümit etmiyoruz. İfadelerimizi millet sahiplensin, Türkiye’yi yönetenler ve Türk tarihinin yükümlülüklerini milli bir görev sayanlar bilsin, bize yetecek, maksadımız inşallah hasıl olacaktır. Daha önce söyledim, bu vesileyle tekrar ediyorum. Anlamlandırmakta güçlük çekenlere yeniden hatırlatıyor, yeni baştan haykırıyorum. Misak-ı Milli mülk-ü millettir, millet ise Türk’tür" şeklinde konuştu.
"Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanmak durumundadır. İbadi ister kabul etsin, isterse etmesin; büyük devlet olmanın vakar ve haysiyeti bunu gerektirmektedir"
Konuşmasında Musul operasyonuna değinen Bahçeli, uzun bir süredir konuşulan, devamlı gündemde tutulan Musul operasyonunun dün sabaha karşı devreye alındığını ifade ederek şunları kaydetti:
"Irak’ın en büyük ikinci kenti olan Musul’un IŞİD tarafından işgali 6 Haziran 2014 tarihinden itibaren başlamış, beş gün içinde işgal tamamlanmıştı. Irak Türkmenlerinin yurdu ve yuvası terör örgütü IŞİD tarafından ele geçirilmiş, istila edilmişti. İki yılı aşkın süredir Musul canilerin kontrolündedir. İslam’ı şirret ve melanet amaçlarına alet edecek kadar gözü dönen, bayraklarında siyahlık kadar ruh ve vicdanları da kararan teröristler Musul’a kast etmişlerdir. Dün gece saat 01.40’ta dünyaya ilan edilen askeri harekatla Musul’un IŞİD’ten temizliği için düğmeye basılmıştır. Türkiye’ye karşı ileri geri konuşan, sömürgeci güçlerin elinde oyuncağa dönen Irak Başbakan’ı Haydar El İbadi, operasyonun ilk saatlerinde, zafer vaktinin geldiğini, Musul’un kurtarılma operasyonun başlatıldığını duyurmuştur. İbadi altını çizerek, Musul’a sadece Irak ordusunun ve polis güçlerinin gireceğini ileri sürmüş, özellikle ülkemize hadsizce durum ve pozisyon hatırlatması yapmıştır. Irak’ın Türkiye’ye karşı uyguladığı gerilim politikası öncelikle muhataplarını mahcup edecek, yüzleri varsa kızartacaktır. Musul’u, bir avuç IŞİD’li çapulcunun eline bırakıp kaçan sanki kendileri değilmiş gibi konuşan İbadi ve yandaş kümesinin komşuluk hukukuna riayet ve hizmet etmediği ortadadır. Bunlar hem kel hem foduldur. Türkiye’nin Irakla olan sınır uzunluğu 350 kilometredir. Bundan daha mühimi, Musul’un, Musul’da yaşayan kardeşlerimizin varlık ve çıkarlarını müdafaa etmek ülkemizin en tabii hakkı ve boyun borcudur. Bağdat yönetiminin bundan gocunması abesle iştigaldir. Başbakan İbadi ve yönetiminin Türkiye husumetini hazmetmek, vakay-i adiyeden görmek eşyanın tabiatına da aykırıdır. Bize göre Musul’dan IŞİD’in sökülüp atılması, bu Türkmen şehrinin asıl ve hak eden sahiplerine teslimi muhakkak surette sağlanmalıdır. Anlaşıldığı kadarıyla peşmerge unsurlarıyla Türkiye’nin Başika’da eğittiği Ninova Muhafızları kuzey ve doğudan, Irak ordusu ve diğer milis güçler ise güneyden IŞİD’e saldırmışlardır. Açılan üç cepheden IŞİD kıskaca alınmıştır. Operasyonun kritik üssü olan Zertek Dağı’nda ABD’li askerler peşmergeyle birlikte hareket etmekte ve çarpışmaya katılmaktadır. Musul kent merkezine 20 km uzaklıkta bulunan Başika’ya konuşlanan ABD’li askerler IŞİD hedeflerini obüs atışlarıyla vurmaktadır. Ayrıca ABD ve Fransa’ya ait savaş uçakları da IŞİD mevzilerini bombalamaktadır. IŞİD ise boş durmamış, savaş uçaklarının görüş açısını kapatmak amacıyla kent çevresinde kazdığı hendeklere ham petrol döküp ateşe vermiştir. Şu ana kadar Musul’un 10’u aşkın köyünün IŞİD’ten alındığı iddia edilmektedir."
"Musul operasyonun başını ABD çekmektedir"
"Bunlar oluyorken, Musul’un doğusunda operasyona giden bir askeri konvoya dün bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısı sonucundan 70 Iraklı asker hayatını kaybetmiştir" diyen Bahçeli, "Saklamaya, gizlemeye yer yoktur. Musul operasyonun başını ABD çekmektedir. Kara gücü olarak planlanan askeri varlığın sayısı 36 ülkeden katılımlarla birlikte 30 bini bulmaktadır. Hatta ABD ve İran arasında yapılan anlaşmaya göre PKK’lı teröristlerle birlikte Haşdi Şabi milislerinin de Irak ordusu çatısı altında operasyona katılacakları iddiası gündemdedir. Bu nasıl bir ittifaktır? PKK’nın Musul operasyonunda ne işi vardır? Türkiye’ye ne mesaj verilmekte, ABD ne yapmaya çalışmaktadır? Irak Başbakanı, kendi topraklarındaki yabancı postalları ve terör örgütlerini görmeyip Türkiye’ye Musul’a gelme çağrısını nasıl, hangi hakla yapabilmektedir? İbadi’nin yolu yol değildir. Irak’ta katledilen bir milyon Müslüman’ın faillerine kucak açan İbadi yönetiminin mantığı tıpkısıyla celladına bağlanmış bir köleden farksızdır. PKK, Musul’un hemen batısındaki Sincar’a yerleşmiştir. Türkiye’nin kapılarını açıp yardım elini uzattığı Ezidilerin sırtımızdan hançer salladıklarını görmemek için kör olmak lazımdır. Başta PKK olmak üzere, Türkiye düşmanlarının Irak topraklarında mevzi elde etmesi ne dostluğa sığacak ne de komşuluk hukukuyla bağdaşacaktır. İbadi kimin nam ve hesabına çalışmakta, kimlere diyet borcunu ödemektedir? Türkiye’yi Musul’dan uzak tutma gayretleri, Başika’dan çıkması için zorlama çabaları neye ve kimlere hizmettir? Başika’ya TSK davet edilirken bir şey yoktu da, şimdi mi oldu? Başika bekamızın kilit noktalarındandır, terk etmek, boşaltıp dönüş yapmak kabus demektir. Yıllardan beri sınır ötesinden, bilhassa Irak’tan kaynaklanan terörist saldırılar çok sayıda şehadete, milli infiale neden olmuştur. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanmak durumundadır. İbadi ister kabul etsin, isterse etmesin; büyük devlet olmanın vakar ve haysiyeti bunu gerektirmektedir. Türkmenler katliama maruz kalırken, Türkmeneli’nin demografik omurgası bozulurken Irak ne yapıyor, neyle meşgul oluyordu?" diye konuştu.
"Türk milleti ne derse, baş göz üstüne diyerek gereği neyse seve seve yaparız"
Milliyetçi Hareket Partisi’nin ne dediğinin belli olduğunu kaydeden Bahçeli, "Hükümet sistemi üzerinde yapılan tehlikeli oynamalar, hukuki temeli olmayan siyasi ve hamasi uygulamalar rejim krizine dönüşebilecektir. Ya filli durum düzelsin, evli evine, köylü köyüne dönsün. Ya da filli durum hukuki boyut kazanarak Türkiye derin bir nefes alsın, hukuksuzluk ve Anayasa ihlalleri son bulsun. Biz millete gitmekten korkmayız. Bunda da mahsur görmeyiz. Ve de Türk milleti ne derse, neye karar verirse baş göz üstüne diyerek gereği neyse seve seve yaparız. Biz ezelden ebede Hakk’ın yolunda, milletin yanındayız. Adında halk olan, halkın partisi olduğunu iddia eden CHP niye celalleniyor, niye rahatsız oluyor? PKK’yla kuytu köşelerde fiskos yaparken, HDP’nin aparatı, PKK’nın siyasi sim kartı olurken bir şey olmuyor da, biz bir teklifle gelince mi kıyamet kopuyor? Hem kaçmak, hem de davul çalmak siyasi ahlaka sığar mı? Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olurmuş, biz devrilmeden yola devam edilsin istiyoruz. Demirin tavında dövüleceğini söylüyoruz. 15 Temmuz’dan sonra bambaşka bir Türkiye tablosuyla karşılaştığımızı, çok yüksek risk ve tehditlerle boğuşmak durumunda olduğumuzu üstüne basa basa belirtiyoruz. Hukuksuzluğun bir devlet kaybına neden olabileceğini sürekli vurguluyoruz. Gerçi şunu da biliyoruz ki, CHP’li sözcülere, ekran ve gazete köşelerinde saldırgan tutum takınan zevata ne desek boştur. Çünkü tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin. CHP ve yandaşları düğüne giderler zurna beğenmezler, hamama giderler kurna beğenmezler. Bunlar Milliyetçi Hareket Partisi’ni tanımıyorlar, tanımak istemiyorlar. FETÖ’cüler, mandacılar, bölücüler, Türkiye’nin varlığını çekemeyen mihraklar bir de kendilerine aydınlıkçı diyenler üzüm üzüme baka baka nasıl kararıyorsa, birbirilerini göre göre, duya duya her tarafları zifte bulanmıştır. CHP’nin bu tuzağa düşmesi akla zarar, siyasi geçmişine haksızlıktır. Atlar nallanırken kurbağa ayağını uzatırmış, biz konuşunca devreye girenlerin nifak saçan dillerini telaşla uzatmaları ise sefilliklerini örtemeyecektir. İçleri çıfıt çarşısına dönenlerden öğrenecek bir şeyimiz de yoktur. Bunlara diyorum ki, yağ mı yoğurttan yoğurt mu yağdan çıkar, yakında görürsünüz. Az bekleyin, biraz daha sabredin" dedi.

18 Eki 2016 - 19:19 - Siyaset


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.


Çorum Haber