Ölümsüzlüğe inanmak

HER

canlı doğar, büyür ve bir biçimde ölür.

Kimi erken, kimi geç.
Ama herkes ölür.
Hep “Ölüm Allah’ın emri” der dururuz.
Doğanın doğal dengesi de, tüm canlıların popülasyonu da, bu denge üzerinde hareket ediyor.
Ama bir inanç biçimi daha var.
O da ölümden sonraki hayat.
Dinsel öğretilerin tümünde, ölümden sonra bir hayattan söz edilmekte.
O hayatta da, cennet ve cehennem var.
Dünyada iyi insan olursan öbür dünyada cennete, aksi takdirde cehenneme gideceksin.
Dogmatizme yelken açmış insanlar, tabii ki, öbür dünyadaki yaşamında, iyi bir yer tutabilmek için vaat edilen cennete gidebilme adına, mensup olduğu dinsel yönelişin öğretisine uygun bir yaşam biçimini benimseyip uygularken, kimi de, dünyanın nimetlerine sahip olabilmek için, olmadık yanlışlara imza atarak, öğretideki cehenneme yönelecek eylemlere imza atabiliyorlar.
Bir sürü günaha imza atan bir insanın öbür dünyaya gittiğinde cehennemde yer alacağını bile bile, öbür dünyadan olumlu bir beklentisi olabilir mi?
Tabii ki olamaz.
Bu konuya ne diye girdiğimi merak edenler olabilir.
Amacımı açıklayayım.
Ölümden sonra hayat olduğuna inanmayan insanların karamsarlığından ve ölümden yani yok olmaktan sürekli korkarak hayatı kendilerine zehir etmelerinden söz edilirken, ahirete inananların ise ölümden korkmadıkları şeklindeki yaklaşıma hep kafa yormuşumdur.
Bu kafa yoruş, salt son durağa yaklaşmış olmamdan dolayı değil, çok önceleri genç yaşlarımda da bu konuda çok düşündüğümü söyleyebilirim.
İnsanoğlunun sağlıklı olduğu dönemlerde ölümden korkması ve ölümü istememesi kadar doğal bir şey olamaz.
Ama gel gör ki, ne zaman yaşlanıp bir sürü hastalıklarla boğuşmaya başladınız, işte o zaman, ölümü kabullenip, belli bir teslimiyet içinde ölümü beklersiniz.
Kimi intihar ediyor.
Kimi ötenazi istiyor.
Bu tür insanların durumunu ya da psikolojisini hiç düşündünüz mü?
Demek ki, bu insanlar öylesine bir acı çekiyorlar ki, ölümü bir kurtuluş olarak görüyorlar.
Bunların bu istemi, öbür dünyadaki yaşam değil.
Bunların tek isteği, acılarından kurtulmak.
Yani.
İnançsız insanın ölüm korkusu, öbür dünyadaki yaşama inanmamaya dayalı, tümden yok olmayı kabullenememeleri değil.
Asıl, yok olma kaygısına dayanan inanç ise, özünde, tarihin derinliklerinden bu yana insanoğlunun dogmatik bir anlatıştan yola çıkarak öbür dünya ütopyasıdır.
Buna, reenkarnasyonu yani ruh göçü inancını da katabiliriz.
Günümüzde bile bu inanca sahip milyonlar var.
Değerli okurlar, her konuda fikir alışverişinde bulunup tartışarak, bilim temelli felsefi bir yaklaşım içinde, hem bilgi denizinde birlikte yüzmeye, hem de birbirimizin bilgi birikiminden yararlanarak, en doğruya ve en güzele ulaşmanın çabası içinde olma adına, her konuyu medeni bir biçimde tartışma platformu oluşturmaya toplum olarak ihtiyacımızın olduğuna inananlardanım.
Bu yolda, nasıl bir yaklaşım içinde olmamız gerektiği konusunda önerilerinizi bekliyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sami Çaycoşar - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber