Kürt ve Alevi açılımı (2)

TÜRKİYE

Cumhuriyeti devleti ya da mevcut hükümet, geçmişteki kimi hataların telafisi için, bir sürü yasal düzenlemeler yapmalarına karşın, ülkenin çoğu kentinde PKK yandaşları cadde ve sokakları yangın yerine çevirip güvenlik güçlerimize saldırma aymazlığı içindeler.

Olaya bu yönüyle bakıldığında, demek ki, ne geçmişteki, ne de bugünlerdeki hatalar tek taraflı değil.

Eğer bugün yapılan bu eylemler geçmişte yapılmış olsaydı, ortalık kan gölüne dönerdi.

Hiçbir devlet böyle bir rezilliğe seyirci kalamaz.

Güvenlik güçlerine böylesine çirkin bir biçimde saldırılmasına müsaade edemez.

Bugünkü hoşgörünün, uluslararası anlaşmalardan ve de baskılardan kaynaklandığı kanısındayım.

Ama, bunun böyle devam etmesi, devletin bu rezilliğe daha fazla seyirci kalması, hatta tüm bu sorumsuzlukların, demokratik tepkiye dayalı eylemler olarak değerlendirilmesi mümkün değil.

Olaylar bu şekilde seyrettiğine göre, demek ki geçmişte belli yaptırımların da durup dururken yapılmadığını kabul etmek gerekir!

Yakın tarihimizde, Ermenilerle, Rumlara da, belli yanlışlıkların yapıldığından söz edilmekte.

Bu yanlışlıkların, 1. Dünya Savaşı sürecinde her iki tarafın karşılıklı yanlışlarından kaynaklandığını bilmekte yarar var.

Sonrasındaki yani 1955 yılında gündeme gelen ve bire bir yaşadığım 6-7 Eylül olaylarının ise affedilir tarafı yok!

O günleri unutmam mümkün değil.

14 yaşımdaydım.

Maalesef, İstanbul Edirnekapı’da, o kalabalıklar içinde koşuşturanlardandım.

Bize, “Yunanlar Edirnekapı’ya geldi” denmişti.

Kimin dediğini, neden böyle dendiğini bilmem mümkün değildi.

Çocuk yaşta olduğumuzdan, sürü mantığı içinde kalabalıklara dalmıştık.

Allah'tan öyle utanacağım bir şeyler yapmamıştım.

Sadece koşuşturmuş, olanları, özellikle de rezillikleri seyretmiştim.

Aslında 1960 darbesi öncesi, 19 yaşına gelmiş olmama rağmen, Milli Mücadelenin önde gelen isimlerinden birisi olan İsmet Paşa sempatisiyle, Beyazıt Mitingine ve sonraki eylemlere de aynı mantıkla sürüklenmiştim!

Beyazıt Meydanındaki mitinge, okulun önüne otobüsler gelmiş, okul idaresinin onayı ile miting meydanına götürülmüştük.

Okul, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okuldu.

Tatil falan da değildi.

Okul idaresine kim baskı yapmıştı?

Otobüsleri kim tutmuştu?

Çok daha önemlisi, bizi bu mitinge hangi güç götürmüştü?

Darbe sonrasındaki rezillikleri düşündüğümde, bugün ne kadar üzgün olduğumu sanırım söylemeye bile gerek yok.

Aslında bugünkü konu, Alevi açılımıyla ilgili olmasına karşın, konu konuyu açınca, esas konumuzu neredeyse unutuyorduk!

– DEVAMI YARIN -

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sami Çaycoşar - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber