Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye sert sözler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millet olma şuuru çok önemli, kendimize güveneceğiz. 3-5 PKK'lı zibidiye biz Türkiye'yi böldürtmeyiz, bunu böyle bilmemiz lazım. Biz kalkıp 3-5 DEAŞ'lıya burayı böldürtmeyiz. Bunların İslam'la alakası yok. Bunlar Müslüman falan değil, sadece bunlar bizim güzel dinimizi kirletiyor. Bunlar pislik, hiç alakası yok. İşte bir de PKK'nın atığı, PYD, YPG... Bunlar atık. Birileri de bunlara sahip çıkıyor, bunlara silah indiriyorlar, bindiriyorlar" dedi

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de yatırımı,  üretimi, istihdamı, sosyal, kültürel tüm faaliyetleri devletten bekleyen ne kadar  şehir varsa, hepsi de içine hapsoldukları kısır döngüden kurtulamamışlardır.  Halbuki aslolan velut olmaktır, doğurgan olmaktır, üretken olmaktır. Bunu  başarmaya mecburuz." dedi. 
Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Kongre ve Kültür  Merkezi'nde düzenlenen 2016-2017 Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katıldı.
Törendeki konuşmasına akademik yılın öğretim görevlileri, öğrenciler  ve aileler için hayırlı olmasını Allah'tan temenni ederek başlayan Cumhurbaşkanı  Erdoğan, "İnşallah salı günü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezimizde 179  üniversitemizin tamamının yöneticileri, hocaları ve öğrencilerinden temsilcilerin  katılacağı 2016-2017 eğitim öğretim yılı açılış törenini yapacağız. Bu bir ilk  olacak." diye konuştu.
Öğrencilerle hasret gidermek için bu ziyareti gerçekleştirdiğini dile  getiren Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tarihi süreçten geçtiği bu dönemde  akademi camiasına ve özellikle de Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesine çok  önemli görevlerin düştüğünü söyledi.
Üniversitenin öğretim görevlileri ve öğrencileriyle üstlendiği tarihi  misyonun bilincinde olduğuna yönelik herhangi bir şüphesinin olmadığına işaret  eden Erdoğan, hem ata yurdunda bulunması hem de adını taşıyor olması sebebiyle  üniversiteyi çok yakından takip ettiğini bildirdi.
Üniversitenin geliştirme vakfı üyeleriyle farklı zamanlarda bir araya  gelerek yapılan ve yapılacak çalışmaları istişare ettiklerini anlatan  Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın kurucu mütevelli başkanı olan TBMM Başkanı İsmail  Kahraman'a ve şu anda bu görevi yürüten Nusret Bayraktar ile ilahiyat  fakültesinin banisi olması nedeniyle iş adamı Ferit Şahenk'e teşekkürlerini  iletti.
Rize'nin tabiat güzellikleriyle yeşili tanımak isteyenler için önemli  bir fırsat olduğunu söyleyen Erdoğan, "Her zorluğun gerisinde çok büyük  fırsatları barındırdığını da Rize'nin unutmamalıyız. Şayet Rize, üniversite başta  olmak üzere elindeki imkanları doğru şekilde değerlendirebilirse, bölgesinin  ötesinde Türkiye ve hatta dünya çapında bir şehre dönüşebilir." şeklinde konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan, 20 bin öğrencisiyle Rize'de RTEÜ'nün  kurulmasından mutlu olduğunu, üniversitenin akademik kadrosuyla güçlü ve  güçlenmeye devam eden bir yapıda olduğunu belirterek, "Tabii ki bu sayı daha da  artmalı mı? Ben arkadaşlarıma, başta rektörümüz olmak üzere daha bu sayıyı  artırmayalım, akademik kadromuzu artıracaksak buna eyvallah. Ama öğrenci sayımızı  daha da artırmayalım. Bunun burada donmasında fayda var ve lisans, lisans üstü ve  doktora noktasında burası farklı bir konuma gelsin." değerlendirmesinde bulundu.
Bu doğrultuda vakfın lojman yapımı konusunda çalışmalara başladığını  anlatan Erdoğan, bunun hem yurtiçi ve yurtdışından gelecek öğretim görevlileri  için hem de üniversite için büyük bir imkan olacağını ifade etti.
 "Şahsım olarak Rize'nin bu mücadelesinde her türlü desteği bugüne  kadar verdim, vermeye de devam edeceğim." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları  kaydetti:
"Ama bu konuda asıl belirleyici olan Rize'nin, Rize halkının şehre  öncülük eden kurumların ve elbette üniversitemizin göstereceği gayrettir,  performanstır. Onun için siz değerli hocalarımın üzerinde de çok büyük bir yük  var onu da burada hatırlatmak istiyorum. Bakınız Türkiye'de yatırımı, üretimi,  istihdamı, sosyal, kültürel tüm faaliyetleri devletten bekleyen ne kadar şehir  varsa, hepsi de içine hapsoldukları kısır döngüden kurtulamamışlardır. Halbuki  aslolan velut olmaktır, doğurgan olmaktır, üretken olmaktır. Bunu başarmaya  mecburuz. Fakat bütün bunlara karşılık kendi potansiyelini kendi iradesiyle,  kendi gücüyle, kendi zekasıyla, kendi gayretiyle harekete geçiren şehirler ise  coğrafi olarak nerede olurlarsa olsunlar ortalamanın üzerine çıkmış ve öne  geçmişlerdir. Bir şehir kendi çarklarını döndürmeye başladığında devletin  desteği, yatırımı kendiliğinden oraya zaten gelir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendi  helikopterlerimizi yapar hale gelmişiz ama yaptığımız bu helikopterler, bu  uçaklar bize bombayı yağdırmaya başlamış ve onlar bizi öldürmeye gelmiş. Mesele  ne, fiziki mekanların olmasından öte şu gönülleri halletmek, bu kafa yapısını  halletmek, zihinleri halletmek. Onun için kültür inkılabına ihtiyacımız var. Asıl  reformu kültürde yapmamız lazım, kültür ihtilaline, kültür devrimine şiddetle  ihtiyacımız var." dedi. 
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, birçok hayırseverin "Buradan  başarılı öğrenciler çıkıyor yani kalifiye diyebileceğimiz öğrenciler çıkabiliyor.  Burada bir destek de benim olsun." düşüncesiyle hareket edeceğine hatta  hayırsever birçok ailenin "Başarılı öğrencilerinden 10'unu bana teslim et,  doktorasına varıncaya kadar bunların bursunu ben üstleniyorum." diyeceğini  söyledi.
Bunun, öğrencilerin ilimdeki hırsını artıracağını belirten Erdoğan,  "İlimde hırs güzeldir. Çıkarda haşa... Onun için öğrencilerimizin önünü açmak  adına bu adımları atacağız. Öğrencilerimiz de zaten buna hazır. Atalarımız ne  diyor? Nerede hareket, orada bereket. Gerçekten de azmin ve çalışmanın olduğu her  yerde mesafeler çok büyük bir süratle katedilir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, hiçbir gayret ortaya koymadan, her şeyi devlete havale ederek  kalkınma yarışında öne geçmeyi beklemenin boş hayalden ibaret olduğunu  vurgulayarak, Rizeli vatandaşlara, hareketi de bereketi de kendi içlerinden  çıkarmaları çağrısında bulundu.
Devletin imkanlarının sadece bu süreci hızlandırmaya, güçlendirmeye  yaradığını anlatan Erdoğan, Karadeniz'e nazır, sırtını yeşile, dağlara dayamış  üniversitenin, mimari özellikleriyle Türkiye'deki en güzel örneklerden biri  olduğunu kaydetti.
Yardımcı ailesinin, üniversitenin tıp fakültesi binasını yerel  mimariyle yaptığı zaman muhteşem bir eserin ortaya çıktığı ve bunu diğerlerinin  takip ettiğini dile getiren Erdoğan, "Burada da üniversitemiz, rektörlük  binasıyla diğer fakülteleriyle gayet güzel bir eser olarak ortaya çıktı. Şimdi  ilahiyat da öyle. O da gayet güzel, muhteşem bir eser oldu. Eğer hemşehrilerim  beklenen gayreti ortaya koymazlarsa diğer destekler de heba olur gider."  değerlendirmelerinde bulundu.
 
"Kültür inkılabına ihtiyacımız var"
Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı döneminde Türkiye'de  altyapısıyla üstyapısıyla her şeyi değiştirdiklerini, cumhuriyet tarihinde  olmamış değişiklikleri yaptıklarına işaret ederek, "Mesele sadece bu değil ki.  İşte 15 Temmuz' da bir darbe geliyor, niye? Demek ki kafaları değiştirememişiz."  dedi.
Türkiye'nin savunma sanayisinde birçok şeyi yaptığı ve kendi  helikopterlerini yapar hale geldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Kendi  helikopterlerimizi yapar hale gelmişiz ama yaptığımız bu helikopterler, bu  uçaklar bize bombayı yağdırmaya başlamış ve onlar bizi öldürmeye gelmiş. Mesele  ne, fiziki mekanların olmasından öte şu gönülleri halletmek, bu kafa yapısını  halletmek, zihinleri halletmek. Onun için kültür inkılabına ihtiyacımız var. Asıl  reformu kültürde yapmamız lazım, kültür ihtilaline, kültür devrimine şiddetle  ihtiyacımız var." diye konuştu.

"Mesele vatan millet, gerisi teferruat"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitenin, bilimsel çalışmalar, geliştirme  faaliyetleri, akademik projeler, tarım, sanayi ve ticaretle olan iş birliğini  verimli şekilde çalıştırmak suretiyle birçok adımı dünya genelinde sıralamaya  girecek şekilde ortaya koyabilmesinin önemini anlattı.
"Yoksa bina dediğimiz dört duvar. Personel, sabah 9-akşam 6 mesai  yapan kişi ise bundan bir şey olmaz." diyen Erdoğan, buna karşılık mesaiye  başlayıp, ucu açık çalışılan, "Ben işim bitene kadar buradayım." denilen yerden  çok şey elde edileceğini aktardı.
Erdoğan, başarılı iş adamlarının mesai saatinin de olmadığını ifade  ederek, şöyle devam etti:
"Bizler sabah başlarız, gece kaçta biter belli olmaz. Niye? Mesele  vatan millet, gerisi teferruat. Biz öyle bakıyoruz ve binayı, personeli çıktıya  dönüştüren, verimli hale getiren işte bu sözünü ettiğim azimdir, kararlılıktır,  çalışmadır. Ben Rize ile üniversitemizi de tüm kurum kuruluşlarımızı da en iyi  yerlerde görmek istiyorum. Gelin bu fırsatı hep birlikte en güzel şekilde  değerlendirelim.
Türkiye'nin başbakan, cumhurbaşkanı çıkarmış, ülke ve dünya çapında  nice önemli değerler yetiştirmiş bu şehrini hak ettiği yere hep birlikte  taşıyalım. Ne diyor Rizeli, 'Hadi siz de bir el verun da.' Mesele bu. Rize'yi  hedeflerine ancak bu şekilde ulaştırabiliriz."
 
"Fiziki sınırlara saygı gösteririz ama gönlümüze sınır çizemeyiz"
Rize'nin doğal hinterlandında yer alan Karadeniz ve Kafkasya'nın,  tarihi olarak çok güçlü ilişkilerin bulunduğu bir bölge olduğunu belirten  Erdoğan, "Maalesef bu bölge uzun süredir yaşanan çatışmalar ve istikrarsızlıklar  sebebiyle hak ettiği yerin çok gerisinde bulunuyor. En son Ukrayna'da meydana  gelen çatışmalar bölgede yeniden tehlikeli bir gelişime vesile olmuştur. Daha  önce Gürcistan'da vuku bulan çatışmalar sebebiyle hala devam eden sıkıntılar var.  Ondan önce Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırması sebebiyle bölge kana ve ateşe  boğuldu." şeklindeki görüşlerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Millet olma şuuru çok  önemli, kendimize güveneceğiz. 3-5 PKK'lı zibidiye biz Türkiye'yi böldürtmeyiz,  bunu böyle bilmemiz lazım. Biz kalkıp 3-5 DEAŞ'lıya burayı böldürtmeyiz. Bunların  İslam'la alakası yok. Bunlar Müslüman falan değil, sadece bunlar bizim güzel  dinimizi kirletiyor. Bunlar pislik, hiç alakası yok. İşte bir de PKK'nın atığı,  PYD, YPG... Bunlar atık. Birileri de bunlara sahip çıkıyor, bunlara silah  indiriyorlar, bindiriyorlar" dedi. 
 Erdoğan, Türkiye'nin bölgede yaşanan tüm bu çatışma ve çekişmelerde  mazlumlara ve mağdurlara kucak açtığını, kardeşlerinin yanında olduğunu  belirterek, şunları söyledi:
"Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır.  Bunu birbirinden ayırmamız lazım. Fiziki sınırlara elbette saygı gösteririz ama  gönlümüze sınır çizemeyiz. Çizilmesine de müsaade etmeyiz. Birileri bize,  'Irak'la niye ilgileniyorsunuz, Suriye'yle niye ilgileniyorsunuz?' diyorlar. Aynı  soruyu, 'Gürcistan'la, Ukrayna'yla, Kırım'la, Azerbaycan'la, Karabağ'la,  Balkanlarla, Kuzey Afrika'yla niye ilgileniyorsunuz?' diye genişletmek mümkün ama  dikkat edin kimse binlerce kilometre uzaktan gelip burada burnumuzun dibinde  faaliyet gösteren ülkelere aynı cesaret ve yüksek sesle 'Siz burada ne  arıyorsunuz?' demiyor."
 Rize'nin Batum'dan, Edirne'nin Selanik ve Kırcaali'den, Gaziantep'in  Halep'ten, Mardin'in Haseki'den, Siirt'in Musul'dan ayrı kabul edilemeyeceğini  vurgulayan Erdoğan, "Hatay'dan çıkın Fas'a varana kadar uğradığınız her Ortadoğu,  Kuzey Afrika ülkesinde bizden bir şeyler mutlaka görebilirsiniz. Trakya'dan, Doğu  Avrupa'ya kadar olan coğrafyada attığınız her adımda ecdadın izlerinden birine  mutlaka rastlarsınız. Tarih kitaplarımızda Misakımilli'yi okuyoruz değil mi?  Misakımilli'de ne var? Eğer Misakımilli diye bir derdimiz varsa, kusura bakmayın,  o zaman bu soruyu kendi içimizde birbirimize soramayız. Tam aksine burada  'Üzerimize düşen görevler var' demek zorundayız." diye konuştu.
"Bizim kültürümüzde aslını inkar eden haramzadedir." diyen Erdoğan,  Irak, Suriye, Libya, Kırım, Karabağ, Bosna ve diğer kardeş bölgeler ile  ilgilenmenin Türkiye'nin hem görevi hem de hakkı olduğuna dikkati çekti.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlardan vazgeçtiğimiz gün, istiklalimizden ve istikbalimizden  vazgeçtiğimiz gündür. Bizim buna hakkımız olmadığı gibi milletimiz de böyle bir  duruma asla rıza göstermez. Türkiye, 79 milyon vatandaşıyla birlikte köklü,  tarihi, kültürel ve insani bağlarla iç içe olduğu geniş coğrafyadaki yüz  milyonlarca kardeşine karşı da sorumludur."
 
"Kobani'nin güneyinde pistler inşa ediliyor"
Türk vatandaşlarına seslendiğini ifade eden Erdoğan, şunları aktardı:
"Önce kendimize güveneceğiz, kendimize inanacağız. 80 milyonluk  Türkiye olarak biz kimiz, biz neyiz? Şair diyor ya, 'Bir zamanlar biz de millet,  hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.'  Millet olma şuuru çok önemli, kendimize güveneceğiz. 3-5 PKK'lı zibidiye biz  Türkiye'yi böldürtmeyiz, bunu böyle bilmemiz lazım. Biz kalkıp 3-5 DEAŞ'lıya  burayı böldürtmeyiz. Bunların İslam'la alakası yok. Bunlar Müslüman falan değil,  sadece bunlar bizim güzel dinimizi kirletiyor. Bunlar pislik, hiç alakası yok.  İşte bir de PKK'nın atığı, PYD, YPG... Bunlar atık. Birileri de bunlara sahip  çıkıyor, bunlara silah indiriyorlar, bindiriyorlar. Bakıyorsunuz Kobani'nin  güneyinde pistler inşa ediliyor. Bunu bizimle görüşüp, dertleşip varsa atılacak  bir adım öyle yapman lazım, PYD gibi bir terör örgütü ile değil. O, PKK'nın  atığıdır, bunu böyle kabul etmen lazım. Bizimle NATO'da berabersin, müttefiksin,  NATO'da beraber olduğun Türkiye'yi bir kenara koyacaksın bir terör örgütü ile  beraber olacaksın. Neymiş? DEAŞ'a karşı savaşıyor. Böyle saçmalık olur mu?"
 
"Tezgah farklı dönüyor, tuzak farklı, dert anlatılır gibi değil"
Erdoğan, 63 ülkenin Amerika ile beraber olduğuna işaret ederek 10-15  bin DEAŞ teröristiyle Suriye'de karşı karşıya gelmeye 63 ülkenin gücünün  yetmemesinin mümkün olmadığını belirtti. Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Nerede, NATO? Biz NATO'da beraberiz. PYD sizin NATO'da ortağınız  değil ki, YPG sizin ortağınız değil ki? Biz seninle ortağız. Orada müttefikiz.  Biz bunların canına okuruz. Onlarla ne işimiz var bizim? Eğer dost olmak için  DEAŞ'a karşı olmak ölçüyse o zaman El Nusra ile de dost ol. Çünkü El Nusra da şu  anda DEAŞ'le savaşıyor. Bunun ne akılla ne bilimle ne tecrübeyle izahı mümkün  değil. Fakat tezgah farklı dönüyor, tuzak farklı, dert anlatılır gibi değil. Ne  olursa olsun biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız bunu böyle bilelim  çünkü hesap başka. Üzerine üzerine biz bu işin gideceğiz."
 
"Başika'dan çıkmaya niyetimiz yok"
"Musul halkını kendi kaderine terk edilebilir miyiz?" diye soran  Erdoğan, Musul'un tarihinde Türkiye'nin bulunduğuna işaret etti. Musul'u  Musulludan alıp birilerine vermenin hesabının yapıldığını aktaran Erdoğan, buna  "Hayır" dediklerini, Musul'da Musulluların yaşaması gerektiğini söyledi.
Erdoğan, Musul'da Arap, Türkmen ve Kürtlerin yaşadığını dile getirerek  şunları söyledi:
"Ama oraya bir DEAŞ sızmış. Şimdi DEAŞ'la orada bu mücadele veriliyor.  Bu mücadele koalisyon güçleri ne yazık ki diyorlar ki 'Türkiye burada merkezi  yönetimden izin almalı.' Ben de koalisyon güçlerinin başına diyorum ki 'Ey  koalisyon güçleri, kusura bakma.' Biz Başika üssünü kurarken o merkezi yönetim  şahsıma geldi, dedi ki 'Başika'da bir üs kurmanız bizim için isabetli olacaktır.  Sayın Başbakanımız o zaman Davutoğlu, onunla da görüştüler ve ardından biz de  Başika üssünü kurduk. Şu anda biz Başika'da varız. Şimdi ne diyorlar, 'Başika'dan  Türkiye'nin çıkması gerekiyor.' Kusura bakma, bizim Başika'dan çıkmaya niyetimiz  yok. Musul sorunu hallolana kadar biz oradayız. Telafer, aynı şekilde. Yaklaşık  400 bin nüfus var.  Hepsi Türkmen de yarısı Şii, yarısı Sünni. Orada da yine  sulhu sükun avdet edene kadar bizler, elimizi çekmeyeceğiz. Bunu da herkes  bilsin. Çünkü biz diplomatik yollarla her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Yapmaya da  devam ediyoruz."
 
"Halep halkına sırtımızı dönemeyiz"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lozan'da olduğunu anımsatan  Erdoğan,  Amerika, Rusya, İran, Suudi Arabistan ve Katar'ın da orada olduğunu ve  bu konuları ele aldıklarını belirtti.
 
Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnşallah bir neticeye varacağız. Halep halkına sırtımızı dönebilir  miyiz? Dönemeyiz. Batı Trakya'daki, Kıbrıs'taki, Kırım'daki soydaşlarımızı yok  sayamayız. Libya'yı, Mısır'ı, Bosna'yı, Afganistan'ı, kendi dertleriyle baş başa  bırakamayız. Aksi takdirde tarihe de buralarda yaşayan ve kalpleri bizimle  birlikte çarpan kardeşlerimize de mahcup oluruz. Biz gönül sınırlarımız  içerisindeki her yerde her kardeşimizin derdiyle dertlenecek, sevinciyle  sevineceğiz. Bizim bu ilgimizi kendi emperyalist sömürgeci tarihleriyle veya  mezhebi, etnik saplantılarıyla karıştıranlar, bize akıl vermek yerine dönüp  kendilerine baksınlar. Bu milletin Yunus'un engin gönüllüğü kadar, Yavuz'un  cengaverliğine, Abdülhamit Han'ın diplomatik dehasına da sahip olduğu  unutulmamalıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile geldiği törende RTEÜ  tanıtım filmi gösterildi. Törendeki konuşmalar, aynı anda işaret diline çevrildi.
Üniversite Rektörü Hüseyin Karaman, Erdoğan'a üzerinde hat bulunan bir  tablo hediye etti.
Törene TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın yanı sıra çok sayıda bakan,  milletvekili, akademisyen ve öğrenci katıldı.

16 Eki 2016 - 12:28 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.


Çorum Haber