Fevzi  Çakmak  referandumda

ÖNCELİKLE

şunda anlaşalım: Anayasa değişikliği konusunda 'Evet' diyen vatandaşlarımız kadar 'Hayır' diyen vatandaşlarımız da saygıdeğerdir, vatanseverdir, sorumlu vatandaştır.
Tercihlerini yapmak sadece hakları değil, aynı zamanda vatandaşlık görevleridir.
Halkoyuna sunulan bir metinde vatandaşların 'Hayır' oyu vermelerini zorlaştırmak, kamuoyunu bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarında akla hayale gelmedik engellemeler yapmak, bununla yetinmeyerek sanki bir suçmuş gibi ithamlarda bulunmak, hakaretler etmek ne kabul edilebilir, ne de katlanılabilir bir davranıştır.
Zorbalıklar yalnız demokratik olmamakla kalmaz, fakat her şeyden evvel Türk milletine karşı bir saygısızlıktır.
Zorbalıkları yalnız siyasetçilerden değil, fakat bir o kadar da kamu bürokrasisinden görmek, içinde bulunduğumuz şartların ne denli tehlikeli olduğunu anlamaya yeter.
İktidarın temel görevi ülkede huzur ve güven ortamını inşa etmek olmalı iken, böyle bir çaba görünmediği gibi, yangına körükle gidenlere has bir aşağılama, suçlama, itham etme, bölme, ötekileştirme ve sindirme politikası yeğlenmektedir.
Bir milli eğitim müdürüne göre bu bir referandum değil ama 'Son Savaş' imiş.
Savaşın ne olduğunu bile bilmediğinden emin olduğumuz bu bürokrata göre referandumda "sen", "ben", "Hayır" diyen herkes namussuzdur, ülkeye saldıran birer darbeciyiz, PKK'lıları affeden hainleriz.
Buna bakılırsa '90 yıl sonraki ilk fırsat'ı bulmuşuz ve eğer "Evet" deyip sandıkları patlatmaz isek '90 yıl daha sürünecek' imişiz.
Bir başka milli eğitim müdürüne göre ise 'ilk kez ülkemizi geri almak için bu kadar' yaklaşmışız.
Demek oluyor ki, bazı müdürler ay yıldızlı Türk Bayrağı'nı kendisinin bayrağı; Türkiye Cumhuriyeti devletimizi de kendilerinin devleti olarak görmüyorlar.
Bu türden bürokratların kendilerini hür bir Türk vatandaşı olmak yerine bir köle gibi duyumsadıkları kesin; bir mankurt zaten insan görünümünde ve çıkla efendisinin emrinde, sadık bir köpektir.
Savcıdan başka her şeye benzeyen biri seni, beni, bu ülkenin hür düşünceli ve vatansever çocuklarını tehdit etmeye cüret ediyor, sandıkta 'Hayır' diyenlerin PKK ile aynı muameleye uğrayacaklarını ilan ediyor, breh breh breh.
Bu saçmalıklar hakkında çok konuşmaya değmez ama bunları ülkemizin kamu bürokrasisindeki kişilerden duymak başlı başına bir felaketi haber vermektedir.
Ne var ki, ağzından çıkanları kulakları duymayan AKP sözcülerini dinleyince kamu bürokrasisindeki mankurtları bir kenara koyuveriyoruz.
Bunlardan biri sandıktan 'Hayır' çıkarsa iç savaş çıkacağını söylüyor.
Bir başka iktidar temsilcisi de "Eğer yüze 50'yi geçemezsek ve bu referandumda başarısız olursak iç savaşa hazır olun" talimatı veriyor.
Ülkemizin kaderine yön veren birine göre PKK ve FETÖ "Hayır" dediği için biz "Evet" demeliymişiz.
Muktedir ise bakın ne diyor: "Bu süreç Türkiye'nin istiklal süreci mücadelesidir. Yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz. Hayır diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır. PKK 'Hayır' diyor, Kandil 'Hayır' diyor. Bu ülkeyi bölmek parçalamak isteyenler 'Hayır' diyor. Bayrağımıza karşı çıkanlar 'Hayır' diyor."
Kendisi iktidar olan birinin istiklal savaşından söz etmesini anlayabildiniz mi?
Biz kurtuluş savaşını vermiş, ateşten bir çemberi yarmış Türk çocuklarıyız, buna ihtiyaç duyarsak yine veririz, ama savaşı düşmana karşı veririz, kendi tercihini kullanacak vatandaşlarımıza karşı değil.
Anayasa değişiklikleri için savunma yapanlardan biri de çıkıp, 'Bu değişikleri yaptık, çünkü ülkemiz için bunlar gereklidir, iyisi ve doğrusu budur, siz de destek verin' diyebiliyor mu?
Tek yaptıkları şey korkutma, suçlama, tehdit.
Az kalsın unutuyordum, bir şey daha yaptılar.
Bedelini senin benim bizim ödediğimiz, kamu kaynaklarını insanların 'Evet' demelerini kolaylaştırmak için yağlı çomaçlar haline getirdiler.
Mesela bazı kalemlerde ÖTV oranlarını düşürdüler ama sadece Nisan sonuna kadar geçerli olacak, köprüyü geçinceye kadar.
Mesela yükselen işsizliği saklayabilmek için Hazine'den patronların kesesine para aktarılacak, ama bir şart var, işçiyi Mart ayında alacaksın ha. Seçimden önce yani.
Bir başka şey daha yaptılar.
Halk egemenliğini yok saydıklarını, Meclis'i sadece bir konu mankeni konumuna ittiklerini gösteren bir şey, çıkla ve sadece genç oyları devşirebilmek hedefiyle eğitim seviyesindeki çocukların, hayatı daha öğrenememiş gençlerin milletvekili olabilmesine izin verdiler.
Babalarının işyerlerini yönetmelerine bile izin veremedikleri çocukları ülke yönetimine ortak yaptılar.
Kazanmanın ve kaybetmenin ne demek olduğunu yeterince kavramalarına imkan olmayan çocuklarımızı 'Sen de milletvekili olacaksın' kandırmacası ile avlamaya çalıştılar.
Kısacası, "Siz bakmayın referandum dediğimize, Kabe'de bile 'Evet' propagandası yaparım ama size Türkiye'de hayır propagandası yaptırmam. Camide imamlar, idarede bürokratlar 'Evet' propagandası yapar ama vatandaş sokakta bile 'Hayır' propagandası yapamaz. Sandıkta 'Evet' çıkarsa kabul ama 'Hayır' çıkarsa sizi terörist sayar, hepinize terörist muamelesi yaparım, bu da yetmez iç savaş çıkarırım, sıkıyorsa 'Hayır' deyin" demek istiyorlar.
İşte ileri demokrasi getirilen ülkemizin muhteşem acınası hali budur.
Şimdi soru şu: "Siz böyle bir zulme izin verecek misiniz?"
Size açıkça soruyorum: "Siz böyle bir zalimliğe boyun eğecek misiniz?"
Büyük resmi bilirsek, bütün bunların hiç bir önemi yok, asıl olan ülkemizin kara bağrındaki kara yazıyı bilmektir. Bin yıldır silinmeyen kara yazıyı.
O zaman her şey daha çok berraklaşacak ve gelişmelerin seyrini çok daha kolay idrak edeceğiz.
Ne var ki, her şey apaçık ortadayken dahi her birimizin idrak sınırları farklı ve içimizde pek çok vatandaşımız yeni bir Mareşal Fevzi Çakmak.
Mareşal Çakmak, tarihimizde çok özel bir isim ve Türklüğünden, vatanseverliğinden, inancından, askerlik ve kumandanlık yeteneğinden hiçbirimizin şüphesi olmayan bu büyük adam bile zamanında karar vermekte yetersiz olmuş, geç kalmıştı.
Referandum ile Fevzi Çakmak bağlantısını bir başka yazıda anlatayım, beni anlayacaksınız.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yusuf Kileci - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber