Büyüklük başa bela

GÜZELLİK

başa beladır, bilirsiniz.

Peki, sadece güzellik mi, büyüklük de başa bela.
Bir devlet adamı 20. yüzyılın en büyüğü seçiliyor, ülkesindeki O'nu anlamaktan yoksun küçük beyinler bunun gururunu yaşamayı bile bilmiyorlar; bikoş onu küçük gösterme gayretindeler, başaramayınca da hakaretler yağdırıyorlar.
Mustafa Kemal'imiz, öğrencilik yıllarından başlayarak bütün hayatında hep sıra dışı olmuştur.
O nedenle de hep tartışılmıştır.
O'nunla baş edemeyen kifayetsiz muhterisler daha meslek hayatının başlarındayken bile bir kaç defa hayatına kastetmeye çalışmışlar ama her defasında başarısızlığa uğramışlardır.
Askeri hiyerarşi içinde her durumda farkını gösteren, işte bu nedenle de görmezlikten gelinerek canlı canlı gömülmek ve kendilerine benzetilmek istenmişken asla vazgeçmeden, beklemesini ve şartları değerlendirmesini, bazen de kendi şartlarını kendi yaratarak adım adım ilerlemesini bilen bir büyük asker ve vizyoner bir devlet adamından söz ediyoruz.
O'nun askeri ve kumandanlık yeteneğinin ilk defa test edilip onaylandığı Çanakkale Savaşı'ndaki başarısını değil, Çanakkale'de nasıl, hangi şartlarda ve ne zorlamayla askeri bir görevi alabildiğini hatırlamak bile O'nun ne büyük ve nasıl sıra dışı bir asker, bir vatansever ve bir profesyonel olduğunu anlamanıza yeter.
Elde ettiği hiç bir başarı tesadüf eseri değildir, hiçbiri ona sunulmamıştır; bilerek, isteyerek ve kelimenin tam anlamıyla bileğinin hakkıyla, söke söke elde etmiştir.
Çanakkale Savaşı'nda görev almayı da, milli mücadeleyi başlatması da, yeni bir Türk devleti kurması da, devrimleri de.
Hepsini ve daha fazlasını O'nun bilinci, iradesi, askeri ve yönetim yeteneği ile çağları aşan ileri görüşlülüğüyle başarmıştır.
İşte o nedenle Rauf Orbay, ''O, büyüklerin en dirayetlisidir,'' derken, Celal Bayar, ''Atatürk, seni sevmek milli bir ibadettir'' demiştir.
Ne var ki, büyük olmanın kaderi budur; her zaman yalnızdır, fırtınalıdır ve dillerdedir; kadrini kıymetini bilmek, takdir etmek ya da sövmek ve iftira atmak, yermek için.
Hiç bir alçak hakkı alkışlamaz, hiç bir zalim adil davranmaz.
O kadar yalnızdır ki, mesela kendisi ölüm döşeğindeyken trenle Adana'ya askeri manevra yapmaya gider; Hatay meselesini daha çözememiştir, öleceğini bilmektedir ve çözemeden ölmekten korkmaktadır.
İsmet Paşa'nın Eskişehir'de kendisine katılmasını ister.
İsmet Paşa ise, "Savaş çıkaracak'' diye titremektedir.
O kadar yalnızdır ki, Dolmabahçe'de hasta yatağındadır, Dışişleri Bakanı'na talimat verir: "Fransa'ya 24 saatlik bir nota veriniz!"
Günlerden Cumartesi, mevsimlerden yaz ve bütün Fransa hükümeti tatildedir.
Atatürk'ün en uzun süreli Dışişleri Bakanı, ''Bu bir delilik, bunu nasıl yapabilirim?'' demektedir.
Ama yapmıştır, bikoş ve engücü istenen sonuç da alınmıştır.
Atatürk'ün devlet hayatında en üst seviyede görev verdiği İsmet Paşa gibi Tevfik Rüştü Aras gibi devlet adamları dahi O'nu anlamaktan ve O'na layık olmaktan uzak ise, Türk varlığına düşman olanların kendi aralarında O'na karşı yaptıkları hakaretlerin şimdi ekranlarda ve gazetelerde çakal pavkırmasına dönmesinde şaşılacak bir durum yok.
Sürü tersine dönerse uyuz keçi başa geçer.
Amerikalı bir bilim adamı, adı Arnold Ludwıg, Kentuky Üniversitesi'nde Profesör.
20. yüzyılın devlet adamları hakkında büyük bir inceleme yapıyor, 2000 lideri bilimsel olarak elekten geçiriyor ve onları anlamaya ve değerlendirmeye çalışıyor.
Bu çalışmanın 18 yıl sürdüğünü bilmek bu işin ciddiyetini ve büyüklüğünü anlatmaya yetecektir.
Bu çalışmayı, ''King of Mountain'' adında bir kitapta toplamış.
Kitabın içinde bir bölüm var: İn one of the most comprehensive and insightful studies of political leadership ever undertaken.
Kısaca devlet adamlarının çaplarının mukayese edilip, büyüklüklerinin sıralandığı bir bölüm.
Dünyanın kaderine etki etmiş bütün liderleri mercek altına almış; içlerinde kimler yok ki.
Saddam'dan Kaddafi'ye, Mao'dan Rooswelt'e, De Gaulle'den Nehru'ya, Churcill'den Hitler'e, Mussolini'den Mandela'ya, Stalin'den Nasır'a, Lenin'den Arafat'a, Golda Meir'den Mustafa Kemal'e.
Tito, Venizelos, Kral Carlos, Wilson, Loyd George, Gandhi, Castro, Sedat.
Geçtiğimiz yüzyıla hükmetmiş bütün devlet ve siyaset adamları var.
İlk elemede 2000 devlet adamı sayısı 377'ye düşürülüyor.
Ve bu liderler 200 ayrı ölçekte tekrar tartılıyor.
Uygulanan testin adı: ''Political Greatness Scale'' liderler en büyük puan 31 olacak şekilde sıralanıyor.
Kennedy 15 puan alabilmiş. Churcill 22, Nehru 25 puan.
Castro 23 iken Lenin 28 puanda.
Mao ve Roosewelt eşit ve ikinci sıradalar, 30 puan almışlar.
Liderlerin en büyüğü, tam puan alanı kim?
20. yüzyılın en büyük devlet adamı kim?
Sadece bir kişi en yükseği olan 31 puanı alabilmiş, Vizyoner sıfatıyla yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı seçilen kişi bir Türk.
Mustafa Kemal Atatürk!
Varsın çakallar pavkıradursun, it ürümekle kervan yolundan dönmez!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yusuf Kileci - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber