Alanya’da Kaymakam Olmak

1930

yılı öncesinde Alanya’ya atanan kaymakam, yanına yoldaş olarak o sırada Kadıköy’de diş hekimliği yapmakta olan Sait beyi de ister. Eşi Nafiye hanımla birlikte Alanya’ya gelen Sait bey, Bostancıpınarı caddesindeki Ağaoğulları’nın evine yerleşir. Annemin teyzesi olan Nafiye hanım şehrin genç kızlarıyla arkadaş olur, onlara ut dersi verir. Şehrin ileri gelenlerinden Hidayet hanım, daha sonraki anılarında Nafiye hanımın ördüğü bebek desenli perdelerin Alanya’da pek beğenilip moda olduğunu söyleyecektir.Alanya sosyal yaşamından o yıllara ilişkin bir kesit verdikten sonra geçiyoruz 1960 sonrasına… Komşuluk nedeniyle kendilerini yakından tanıma fırsatı bulduğumuz kaymakamların devirlerine… 1960 ihtilali sonrasında Alanya’ya atılımlar yaptıran, şehri turizme hazırlayan İsmet Hilmi Balcı’yı ne yazık ki çok iyi tanımıyorum. Ama makam arabalarının muşamba kapılı(!)cipler olduğu daha sonraki kaymakamlar anılarımda çok taze…Turizmin henüz başlamakta olduğu 1960’lı yıllarda Alanya kendine yeten, göç almamış nefis bir tarım şehridir. Kaymakamlar yalnızca, resmi törenlerde önlerinden kaz adımlarıyla rap rap geçerken selam verdiğimiz amcalardır! Biz kaymakamı tanımayız ama muz kesen, adam öldüren, kaçakçılık yapan, kız kaçıranlar iyi tanır. Alanya’nın o zamanki “Vaka-i adiyeden” olan bu sorunlarının üstesinden gelmek onun biricik görevidir…Zamanının kaymakamları yerli halkla pek içli dışlı olmasa da, çağın gereği evlerinin önünden denize girer, herkesin gittiği parkta çay içer… Onlardan daha çok, okula giden çocukları yaşıtlarıyla ilişkide olmakta, henüz otel havuzlarında büyümemektedirler!Kaymakam devleti temsil etmekte, protokolde birinci sırada yer almaktadır ama belediye başkanları halk için daha önemlidir. Çünkü mallarına zarar verebilecek, istimlak edebilecek (ki rakip siyasi partiden olmak böyle bir korkuyu hep gerektirir!) otorite, seçimle iş başına gelendir. Kişisel mülkü koruma kaygısı, belediye başkanlığı makamını Alanya’da kamu otoritesinin önüne geçirmiştir.İktidarla arası iyi olan kaymakam o yıllarda daha güçlüdür. Yerli halka taviz vermez. Zaten Alanya sonrasında hemen vali oluşundan da devletle olan ilişkisini bize tescillettir! Tersi örneği ise, Alanya’nın o zamanlarda da baş belası olan(!) motosiklet sürücüleriyle savaşımında yerel güçlerle takışan Raif Erbilol’dur… Bir yıl sonra görevden alınır…1970’li yıllarda yerli ağırlıklı olan turizm daha şehri büyütüp, göçü getirmemiştir. Kaymakamların kimisi “janti” duruşlarıyla, kimisi de çocukları nedeniyle tanınmaktadırlar. Eşlerin ön planda olduğu devir 1980 askeri darbesi sonrasındadır…İhtilal sonrası Özal hükümeti bugünlerde olduğu gibi yeni bir Türkiye kurmakta, valilerine kaymakamlarına daha işlevsel olmalarını öğütlemektedir. Şehirdeki sivil yapıların artışıyla kaymakamlık makamı daha görünür hale gelir. Devletin ağır temsilcisi olarak kaymakam zamanın ruhuna uyamazsa, durumdan vazife çıkaran eşler devreye girer; sosyal aktivitelerdeki girişkenlikleriyle makamın önüne bile geçerler…Artık turizm hızlanmış; devletle, özellikle devlete ait arazi ve kurumlarla iş götürenler çoğalmıştır. Kaymakam “tavlama” girişimleri bu yıllarda hız kazanır. Artık kaymakamlık makamı, himmetine sığınılarak tabancı ruhsatı almayı sağlamanın ötesine geçmiştir. Aslında yalnızca nüfuz ticaretidir yaptıkları; kaymakamın onlara sağlayacağı pek de bir şey yoktur… Dedem ve babamın kış akşamlarındaki sohbetleri aklıma gelir; kaymakamın kalitesini, Alanya’da yakın ilişki kurduğu insanların ahlaki durumuna göre değerlendirmeleri kulağıma küpe olur… ve hiç yanılmam!1980 sonları 1990 başları en çetrefilli yıllardır. Patlayan turizm yeni asayiş sorunları getirir. Alanya’nın gördüğü en iyi kaymakamlardan birisi olan Lütfü Yiğenoğlu’nun zamanında bile verilen “Devlet nerde?” ilanları unutulmaz. İngiltere’de dil eğitimi almış olan ilk kaymakam olan Yiğenoğlu Alanya’ya tayin olmadan önce turizmi bilen nadir yöneticilerden birisidir. Diğerleri ne yazık ki deneme yanılmayla yöntemiyle, şehrin kendine özgü dinamiklerine(!) sonradan vakıf olmuştur.1990’lardaki şehrin “irileşmesi”, benzerlerinden farklı olarak Alanya basınının çok hızlı gelişmesini getirir. Kaymakamlık makamı artık daha görünür ve tartışılır olmuştur. Bir yandan şehre yön veren, algı yaratan güç odaklarıyla ilişkisini iyi tutmaya çalışan; diğer yandan işini yapmaktayken bağlı bulundukları merkezin, siyasi otoritenin başında salladığı Demokles’in kılıcının düşüp düşmeyeceğini kollayan kaymakamın işi hiç de kolay değildir. Akıllı olanlar şehri iyi okurlar! Rahmetli Günhan Sarıkaya gibi şahane insanlar ise hiç alışamamışlardır! 2000 sonrasını ise herkes biliyor, anlatmaya gerek yok…Bitirirken… Alanyalı ne düşünür bilemem ama bir kaymakamlık makamından benim beklentim net: Ben ne sosyal yaşamın her alanında olur olmaz karşıma çıkan bir merkezi otorite temsilcisi, ne de mangaldaki ateşi almak için maşayı başkalarına veren, sorumluluktan kaçan bir yöneticiden yanayım. İşini yapsın yeter… Rahmetli ninemin dediği gibi: Kadı kaymakam neyime!

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Feyzi Açıkalın - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Alanya Belediye Başkanlığı anketi - Alanya'nın nabzını tutuyoruz! Siz kime oy verirdiniz?
Tüm anketler

Çorum Haber