BİLİNDİĞİ
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizde son dönemlerde yoğunlaşan adaletsiz düzene dikkat çekmek ve mevcut eksikleri gidermek üzere Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde “Adalet Yürüyüşü” başlattı.
Bu yürüyüşün başlamasında elbette İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması etkili olmuştur ancak adaletsizliği yalnızca tek bir olaya hapsetmek de doğru olmayacaktır.
O yüzden hiç uzatmadan, bir hukukçu gözüyle size ülkemizde adli durumdan bahsetmek istiyorum.
***
En başa gidelim.
Babam üniversiteyi kazandığı zaman ülkemizdeki hukuk fakültesi sayısı iki iken, benim kazandığım dönemde 26, bugün ise 80’in üzerinde. Üstelik bunların çoğu özel üniversite ve gerçek anlamda bir öğretimden uzak, yetersiz kadrolarla çalışmakta.
Kaldı ki en köklü üniversitelerde bile, mezun olmadan önce tek bir makale bile yazmıyorsunuz.
Yalnızca dinliyor, okuyor, ezberliyor, yeteneğinize oranla yorumluyor ve sınava girip eğitimi tamamlıyorsunuz.
“Hukuk neden vardır?”, “Adalet neden önemlidir?”, “Devlet nasıl oluşmuştur ve adaletin devlet düzenindeki rolü nedir?” gibi konular, üniversitelerde en çok geçiştirilen konular olmuştur.
Öğrenciler, kendilerine ileride para kazandıracak davalara ilişkin bilgileri alma taraftarıdır, işin mutfağına, tarihine gitmek istemezler.
Eğer avukat olacaksanız yalnızca 1 yıl staj yapmanız yeterlidir.
Bazı ülkelerde 7 yıla kadar çıkan staj süresinde Avrupa’daki en az süreye sahip ülke konumundayız.
Staj boyunca size para verilmez, üstelik bir işte çalışmanız da yasaktır.
Yani geçiminizi düşünmekten, stajda verilmesi gereken adaletin uygulamasına yönelik öz bilgileri çoğu zaman kaçırırsınız.
Yargıç veya savcı olacaksanız ise durum çok vahim. Bugüne kadar kaç tane arkadaşımı gördüysem, tamamı bana bulması gereken torpilden bahsettiler.
Hiçbiri gireceği sınavı umursamıyordu, zaten çoğu yeterli puanı alacaktı, önemli olan mülakatta işe yarayacak bir torpil bulunmasıydı.
Evet, belki torpil işleri her zaman olagelmiştir ancak açıkça söylenebilir ki gerçekten bugünlerde torpil ile ilgili girişimde bulunmayan tek bir aday bile göremeyeceksinizdir.
***
Biraz iç karartıcı değil mi?
Avukatlarımızı, yargıç ve savcılarımızı seçtiğimize göre bulunduğumuz ortamdan devam edelim.
Adına “Adalet Sarayı” denilen binalardayız.
Hukuk tekniğinden oldukça uzak, çelişki içinde “Saray” adı verilen bir yerde adalet dağıtmaya çalışıyoruz.
Diğer kamu binaları gibi planlaması eksik.
Antalya’da ilk açılan adliye binası, idare mahkemelerine ancak yetiyor.
Onunla aynı caddeye yapılan nispeten daha büyük olanı ise 10’larca mahkemeyle dolu olarak şimdiden tam kapasite çalışmakta.
Alanya'mızda açılışı daha çok eski sayılmayan adliyemiz hakkında 10’larca yıl gideceği söylenmişken, bugün yanına ek bina inşası devam ediyor.
***
Sıra adaletin uygulamasına geldi.
Artık kişileri ve ortamı tanıyoruz.
Yargıçlar verdikleri kararlar üzerinden puan alıyorlar.
Yani daha fazla karar veren ve dosya biriktirmeyen yargıç sonraki atamada daha yüksek bir yere gidebiliyor.
Ayrıca verdikleri kararlar temyizde bir üst mahkeme tarafından daha az bozulduğu zaman da puan alınıyor.
Peki bu neye neden oluyor biliyor musunuz?
Davası olan vatandaşlarımız çok iyi anlayacaklardır.
Yargıçlar iki tarafın dışında üçüncü bir avukat gibi işlev görüyorlar.
Davayı en kısa şekilde bitirebilecek bir açık arayıp, buldukları usulsüzlükleri kanuna uygun şekilde gerekçelendiren bir kararla davaları hızla sonlandırıyorlar.
Halbuki davanın esası halen devam etmiş oluyor.
Taraflar halen kavgalı kalıyor, aralarındaki uyuşmazlık çözülmüş oluyor, sadece dava kanuna uygun şekilde bitirilmiş oluyor.
Tüm yargıçlar iş yükü altında eziliyor, davanızın sırası sizi çağırdıklarından iki saat sonraya uzuyor, ne diyeceğinizi unutmuşken bir bakıyorsunuz ki dava geçip gidiyor.
Sonra öyle bir nokta geliyor ki, umudunu yitiren vatandaş avukatın yanına gidip, “Bu hakimi tanıyan bir kişi bulabilir miyiz?” diyor.
İşte bu noktada adalet tükeniyor.
***
Suçlu olan avukatlar, yargıçlar ve savcılar değil.
Eğer ülkede yine bir nebze adalet varsa bu yine onların sayesindedir.
Ancak bu eğitim, bu binalar ve bu uygulama devam ettiği sürece, bireysel çabalar adaletin sağlanmasına yetmiyor.
Adaleti tüm bu hantallığından ve baskılardan kurtarmak için kasları açmak, yani yürümek gerekiyor.
Bizlere de, ömrünü adalete adayanlara saygı duymak ve onları çok iyi anlamak düşüyor.
Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Alanya Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Alanya Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Alanya Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Alanya Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.